Hasan Kaçan ve CukkMizah
Son yıllarda her ne kadar televizyonda, dizilerde, filmlerde karşımıza çıkmışsa da Hasan Kaçan'ın sanat serüveninin başlangıç noktası mizah dergileridir.
Bilenler bilir, 80'li yılların en çok satan mizah dergisi Gırgır ve Hıbır'da yirmi yılı aşkın süredir karikatür çizdi.
90'lara gelindiğinde ise Hasan ile ilgili (galiba Nokta dergisinde) atılan şu başlığı hatırlıyorum: 'En komik İslamcı.'
Zannedilmesin ki bu bir alay cümlesiydi!
Bir mizahçı olarak Hasan Kaçan'ın zihinsel dönüşümüne, 'muhafazakar' düşünceye yakınlaşmasına gönderme yapılıyordu.
Başlık ilginçti ve Hasan'ın 'dönüşümü' hoşuma gitmişti. Sanat duvarımızda bir ustanın daha eli olacaktı.
O zamanlar Mecidiyeköy civarında yeni taşındığı evinde (yanlış hatırlamıyorsam henüz eşyalar gelmediği için) yer minderlerine oturarak söyleşmiştik.
'Ustura' adlı bir mizah dergi çıkaracaktı.
Klasik bir soru sormuştum; 'derginin adı niye Ustura'
Hasan da 'nasıl kullanıldığına bağlı olarak' mizah konusunu keskin bir bıçağa benzetmiş, bu yüzden de keskinliği malum usturada karar kıldıklarını söylemişti. (Bu arada Hasan'ın babasının mesleği de berberlikti.)
Hasan ile o şöyleşimiz bende namevcut ama Milli Gazete'nin arşiv sayfalarında duruyordur.
(Bende de arşivcilik sıfır! Keşke on yıllara tanıklık eden röportajlarımı toplayabilsem, keşke yaptığı işi bu kadar 'kayıtsız' bırakan biri olmasam...)
Nerede kalmıştık... Yine bilenler bilir, mizahın 'En komik İslamcı'sı bu 'dönüşümün' ardından, kendi değerleri ile kavgalı, argo, küfür ve cinselliğe boğulmuş dergilere alternatif olarak 'seviyeli' mizah dergisi Ustura'yı 1994-1997 yılları arasında 168 sayı olarak yayınladı.
(Bir müddet sonra maddi sıkıntıya düşen dergiye destek Yeni Şafak'tan geldi ve Ustura, gazetenin ilavesi olarak verildi.)
Düşüncem, Ustura'nın sonunu getiren okur ilgisizliği oldu.
Muhafazakar kesimin mizah konusuna pek de hevesli olmadığını yıllar içinde gözlemledim.
Ne televizyon kanallarında, ne gazetelerinde ne de genel mecralarında böyle bir eğilim oldu.
Ufak tefek girişimler, saman alevi gibi parlamalar olmuşsa da hiçbir girişim, BKM'nin 'Güldür Güldür Şov'u kadar dayanıklı çıkmadı.
Oysa eğlenmek de bir kültürdür. Bir araya gelme vesilesidir.
Şayet kendi meclisinizi (mahallenizi demek istemiyorum) 'makul' eğlenceyle neşelendiremezseniz, kitleler başkaca mecralarda bu ihtiyacı zaten gidereceklerdir.
Aslında şöyle oluyor. Camia olarak kendi yaptığın mizahı hor görüyorsun, başkasının yaptığına prim veriyorsun, normalde ayıplanacak esprilere bile kıs kıs gülüyorsun... Bu sağlıklı bir hal midir
Nasreddin Hoca yaşıyor olsa asık suratlarımıza bakıp üzülür müydü
Bu latifeyle karışık sorunun cevabını Hasan Kaçan'a bırakarak, yılların karikatüristinin 'yine, yeni, yeniden mizah' deyip, CukkMizah ile karşımıza çıkmasını sevinçle karşıladığımı belirtmek isterim.