Görünmez eli görünür kılan dizi
Hem ele aldığı konu hem de estetik özellikleriyle, Gassal dizisinin gördüğü ilgiyi sonuna kadar hak eden bir dizi daha TRT'nin dijital platformu tabii.com'da yayında: Yankı: Görünmez El...
Ramazan dolayısıyla kendimi biraz içe kapattığım için diziyi geç izlemeye başladım.
Aslında, şehrin duvarlarında görüyordum dizinin reklam afişlerini.
'Bin yıl sürecek demişlerdi' spotundan anlaşıldığı kadarıyla 28 Şubat postmodern darbe sürecini hatırlatıyordu.
Mesele hakkında daha önce yetersiz örnekler izlediğimiz için garip bir önyargıyla diziyi izleme konusunda ayak sürüdüğümü itiraf edeyim. Ta ki denk getirip dizinin ilk bölümünü izleyene kadar...
Hemen söyleyeyim; senaryosundan kurgusuna, oyunculuklardan, yönetmenliğe, müzikten atmosfer tasarımına kadar nitelikli bir dizi var karşımızda.
28 Şubat denilince...
Ordu ve medya içine yerleşmiş 'patronun adamları' marifetiyle Refahyol hükümetinin düşürülmesini, mütedeyyin camianın üzerinden silindir gibi geçilmesini, ocakların söndürülmesini, akademinin yüz karası 'ikna' odalarını, başörtülü öğrencilerin üniversitelerden kovulmasını hatırlıyoruz.
Ancak bütün bunlar perde önünde yaşanan buz gibi gerçeklerdi. Bir de buzdağının görünmeyen yüzü vardı.
Kimi isimlerin altının, kimi isimlerin üstünün çizildiği yıllar...
Önce iflas ettirilip ardından varlıklarına çökülen, yağmalanan şirketler, içi boşaltılan, hortumlanan bankalar... Kredi oyunlarıyla soyulan hazine...
Yankı: Görünmez El, 2013 yılından 28 Şubat darbe dönemine (1998-99) flaşbeklerle gidip gelerek, iç içe geçen katmanlı bir hikaye sunarken, vesayet odaklarının siyasi şantaj düzenini ve medyanın üstlendiği 'tetikçilik' rolünü gözler önüne seriyor.
Başörtülü öğrencilerin uğradığı zulüm ve direnişler de var dizide, önleri kesilen, şirketleri batırılan Anadolu sermayesinin uğradığı baskılar da...
Bununla beraber, toplum bu tür kumpaslarla oyalanırken, perde gerisinde dönen dolaplar ve soygunlar dizinin asıl odak noktasını oluşturuyor. Bu bakımdan bir ilke imza atılmış oluyor.
Vakti geldiğinde yapacağı küçük iyiliklere karşılık olarak, 'tepedeki erk' tarafından kendisine altın tepside makam ve mevki sunulan, arzuları ve değerleri arasında sıkışmış bir banka müdürünün vicdan azaplarıyla dolu karmakarışık öyküsü etrafında şekillenen dizinin senaristlerini (Ozan Aksungur, Oğuz Ayaz ve Ozan Ayaz) ve proje tasarımcısını (İbrahim Altay) tebrik etmek gerekiyor.