Filistin filmleri: Kule

1948'de terör devleti İsrail'in kuruluşunda Filistin toprakları gasp edildi. Bu olay, Filistinliler tarafından Nakba, yani 'felaket' olarak anılıyor.

Ne yazık ki zaman Filistinlilerin aleyhine işledi. Nüfusun yaklaşık üçte ikisi ata topraklarından göçe zorlandı. Filistinliler Lübnan, Suriye, Mısır ve Ürdün gibi komşu ülkelerin yanı sıra Avrupa, Amerika ve Kanada gibi denizaşırı ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Zor hayat şartlarının hüküm sürdüğü mülteci kamplarına yerleşenler de oldu. Bu kamplardan bazıları Filistin topraklarında, bazıları da komşu ülkelerde... Lübnan'daki Burj el Barajneh, Filistinlilerin yaşadığı kamplardan biri.

İsveçli yönetmen Mats Grorud, söz konusu kampta bir müddet gönüllü olarak çalışmış, kamp hayatına ve orada yaşayanların psikolojik durumlarına şahitlik etmiş bir isim. Grorud, ülkesine döndüğünde Filistinlilerin sürgün hikayesine odaklanan bir animasyon filme imza attı. Filmin adı The Tower, Türkçe adıyla Kule...

Norveç-Fransa-İsveç ortak yapımı Kule, günümüz Beyrut'unda, mülteci kampında doğup büyüyen 11 yaşında Filistinli bir kız çocuğun hikayesine odaklanıyor. Vardi adındaki kız çocuğu kampta doğup büyüdüğü için aile geçmişine dair pek bir şey bilmez, onun için hayat, kampın sınırlarına kadardır.

Vardi, okul çağına geldiğinde ise büyüklerinden dinlediği hikayelerle atalarının geçmişte yaşadığı zorluklardan haberdar olmaya başlar. Küçük kızın çok sevdiği büyükbabası Sidi, 1948'de Filistin'deki evinden kovulduktan sonra Lübnan'daki bu kampa yerleşmiş ilk mültecilerden biridir.

Kendisi değilse de torunlarının bir gün mutlaka ait olduğu topraklara döneceğini hayal eden yaşlı ve yoksul Sidi, hasta olmasına rağmen, torununun okul masraflarını karşılamak için ilaç parasından bile feragat eder. Zira yaşlı adamın tek dileği, torununun güzel bir geleceğe sahip olmasıdır.

'Nerden geldik nereye gidiyoruz, biz kimiz, neyiz Şayet geçmişimizi bilmiyorsak, hiçbir şey değiliz' diyen Sidi, bir muska gibi boynunda taşıdığı Filistin'deki evinin anahtarını torunu Vardi'ye emanet eder. Böylece ata topraklarına aidiyet duygusu ve vatana dönüş umudu nesilden nesile aktarılmış olur.

Kule adlı animasyonda, mülteci kampında uzun yıllar yaşamış, yaşamak zorunda kalmış kimi karakterler çıkar karşımıza. Bazıları kamp esareti altında gelecek umutlarını kaybetmiş, artık bir çıkış yolu kalmadığına inanmış, başa geleni kabullenmiş, bedbin, bıkkın kişilerdir. Bazıları ise geleceğe dair umutlarını hiçbir zaman yitirmemiş, ufukta güzel günlerin düşüyle yaşamış kimselerdir. Vardi'nin dedesi Sidi, her şartta umudu diri tutanlar arasında yer alır. Ona göre çiçekler hala güzel kokular saçıyor ve rüzgar bu kokuları taşıyorsa umut var demektir.

Tabi zorlu hayat şartlarının hüküm sürdüğü kamplarda zaman zaman isyanlar da patlak verir. Hürriyeti elinden alınmış, kötü muamelelere maruz kalmış bazı genç mülteciler kendi aralarında organize olarak, zalimlere karşı direnmenin yollarını ararlar, ancak her seferinde büyük bir acının içinde bulurlar kendilerini.

Kule'de şiddet unsurları belirli bir dozda tutulmuş. Dolayısıyla çocukların da izleyebileceği bir animasyon filmi ortaya çıkmış. Şikago Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali'nde En İyi Animasyon ve Barış Ödülü kazanan Kule aynı zamanda Lizbon Animasyon Film Festivali'nden de jüri özel ödülü ve en iyi müzik ödülü kazanmış.