Esnaf taşlatan boykot

Bugüne kadar siyasal alanda Türkiye'nin önüne takoz koyma girişimleriyle tanıdığımız ana muhalefet, artık mücadelesini ekonomik ve sosyal alana da taşımış durumda.

Kemal Kılıçdaroğlu ile başlayan devlet kurumlarını yıpratma çabası Özgür Özel ile birlikte sokağa indi.

Bazı belediye başkanları yolsuzluk ve rüşvetten tutuklu bulunan Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'sosyal ve ekonomik' yönden bölücü söylemlerine şahitlik ediyoruz.

Oysa her türlü bölücülük faaliyeti, terör örgütlerinin, emperyalizmin, ülke düşmanlarının iştigal alanı değil midir

CHP'nin boykot çağrısından sonra bir kahve dükkanına yapılan fiziki saldırı, maksadını aşma ihtimali olan bir boykotun toplumsal kutuplaşmaya neden olabileceğini gösteriyor.

Hepimiz aynı gemideyiz. Ekonomik fayda da zarar da hepimize...

İnsan kendi ülkesinin alın terini, emeğini nasıl boykot edebilir

"Falanca firma AK Parti'yi destekliyor, oradan kahve içmeyin" demek ancak siyasal ve sosyal kutuplaşmayı arttırır.

CHP bu yolu açar ve diğer partiler de kendi meşrebince ürün boykotuna girişirse...

Her siyasi parti kendisini destekleyen ve desteklemeyen şirketler listesi çıkarır ve kendi kitlesine 'falanca ürünü al, falanca ürünü alma' telkininde bulunursa ülkenin hali nice olur.

Böyle bir durumda olacaklar belli; CHP'nin Maltepe mitinginden çıkanların bir kahve dükkanını taşlamaları, müşterilere saldırmaları nasıl bir toplumsal kaosa sürükleneceğimiz konusunda az çok fikir veriyordur.

CHP, yolsuzluk iddialarını çürütmek yerine, 'benden sonrası tufan' mantığıyla cehenneme giden yolun taşlarını döşeyen bir parti olmamalı.