Dilber Ay filmi üzerine...

Onu ekranlarda gördüğümde ' gibi sözleri olan bir ' okuyordu. Yanık, kalınca bir ses tonu, ilaveten sert, otoriter, 'dobra' bir duruşu vardı.Bir dönem, hapishane konseptli televizyon programıyla gündemdeydi.Sesi ve türküleriyle geç tanıştım Dilber Ay'ın... Zira dinlemeyi tercih ettiğim bir tür, söyleyiş tarzı değildi; belki bundandır.Evet, son dönemlerde ekranlara sıkça çıkıyordu lakin müzikal hayatının çok daha öncesi vardı elbet. Çocuk yaşta söylediği türkülerle TRT sınavını kazanmış; bambaşka bir sanat hayatı olabilecekken, (paranın gözü kör olsun) bir an evvel gazinolarda sahneye çıkmak zorunda kalmış ve Dilber Babuş'tan Dilber Ay'a geçiş böylece başlamış.Başlamış başlamasına da oralara gelene kadar yoksulluğun ve şiddetin en şeddelisini yaşamış daha çocuk yaşta. Aç gözlü, dayakçı, acımasız bir baba ocağından, iki bin lira başlık parasına, vicdansız bir koca ocağına düşmüş. Orada da horlanmış, dövülmüş, eziyet çekmiş...Dayaktan ölmemek için can havliyle baba ocağına sığınmış, bu kez bir başkasıyla evlendirilmiş, yine dayak yine işkence... Çocuklarından ayrı düşmüş.Sonra bir şekilde başlayan sahne hayatı.... Oralarda da bela eksik olmamış başından, Almanya'ya kaçmış.Çocuklarından uzakta çifte gurbet yaşamış, bağrına vura vura türküler okumaya başlamış. Namus cinayeti yüzünden hapis yatmış.Yeniden Türkiye'ye döndüğünde çocuklarını yanına almak için her yolu denemiş. Onca badireden sonra, karşısına nihayet İbrahim Karakaş (evlendiği eşi) çıkınca, çilelerle dolu hayatında nefes aldığı bir dönem başlamış.29 Nisan 2019'da 63 yaşında hayatını kaybeden sanatçı Dilber Ay'ın hikayesini konu alan aynı adlı film bugün sinemalarda gösterime giriyor.Basına özel gösterimde filmi izledikten sonra yanımda oturan arkadaşım 'sinirlerim bozuldu' dedi ve ekledi, 'Ne lanet insanlar var şu hayatta, hangi ana baba çocuğuna bu eziyetleri reva görebilir. Hangi koca bu denli cani olabilir.'Arkadaşımın bu serzenişini duyunca 'film amacına ulaştı, seyirciyi etkilemeyi başardı' diye düşündüm. Benim için de (filmi izlemeden önce) Dilber Ay, sesi ve söyleyiş tarzıyla, bir kesimi çok etkilemiş, 'feleğin çemberinden geçmiş', zorluklar içinde hayata tutunmuş bir kimseydi.Her insan bir hikaye; teferruatlarına vakıf olunca empati gücü genişliyor; bazı kahkahaların ardında büyük trajedilerin var olduğunu anlıyorsunuz.Bu açıdan bakıldığında Hakan Kırvavaç imzalı 'Dilber Ay' filmi başarılı; sanatçının gerçek hayatında olduğu gibi acısı, trajedisi bol bir film olmuş.Görüntüde Jean Paul Seresine, kurguda Mustafa Presheva ve müzikte İskender Paydaş imzaları, filme teknik ve görüntü estetiği bakımından önemli katkılar sağlamış.Dilber Ay'a rol veren Büşra Pekin de başarılı bir 'karakter' ortaya çıkarmış. Ay'ın çocukluğunu oynayan Zeliha Kendirci genç yaşına rağmen daha da başarılı...Canlandırdığı rolü izleyemeden vefat eden rahmetli Ayberk Pekcan'ın yanısıra Nursel Köse,