Beşir Ayvazoğlu'nun yeni çıkan 'Danişmend: Sıradışı Bir Tarihçinin Şair Olarak Portresi ve Rabia Hatun Şiirleri Etrafında Kopan Fırtına' isimli kitabını okurken 'Bursa' üzerine yazılmış en güzel metinlerden biriyle karşılaştım.
İsmail Hami Danişmend (1892-1967) tarafından kaleme alınan Bursa yazısını ilgilenen okurlar için alıntılayacağım ama önce, Ayvazoğlu'nun (ismiyle bile insanı cezbeden) yeni biyografi kitabının muhtevasına göz atalım.
Günümüz nesilleri Danişmend ismine ne kadar aşina bilemem ancak Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş döneminin önemli simalarından biri olan Danişmend gazeteci, tarihçi, siyasetçi ve şair kimliğiyle bir döneme damga vurmuş 'renkli' bir sima, Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce, Latince ve Sümerce bilen önemli bir kültür adamıdır.
Ayvazoğlu'nun 'son derece zeki, donanımlı, özgüvenli, şaşırtmayı seven, fanteziye meraklı bir karakter' olarak tanımladığı Danişmend gerek siyasi gerek edebi kimliğiyle tartışma konusu olmuş, (başka bir zaman ve zeminde belki de mücadele edeceği) 'Amerikan mandacılığı' fikrine kapıldığı için İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanmış ve ipten dönmüş bir isim.
Danişmend'in bir kadın takma adıyla, 'Rabia Hatun' mahlasıyla yazdığı aşk şiirleri ise uzun süre edebiyat dünyasını meşgul etmiş, bu 'meçhul' şairin kim olduğu konusunda hararetli tartışmalar yaşanmış. Sonunda 'Rabia Hatun' yaşmağını kaldırmak zorunda kaldığında altından çıkan 'kıllı yüz', yani Danişmend isminin ortaya çıkışı da yeni tartışmaların fitilini ateşlemiş.
Musikiden edebiyata, siyasetten gazeteciliğe ilgi alanları son derece geniş olan Danişmend, Abdülhak Hamid'den Sadettin Arel'e, Hasan Ali Yücel'den Münevver Ayaşlı'ya dönemin önde gelen şahsiyetleriyle dostluklar kurmuş, 1950'lerde her cumartesi evinde düzenlediği sohbetlerle entelektüel cazibe merkezi olmayı başarmış bir isimdir.
Öte yandan 'Türkçülük' üzerine düşünen ve bu konuda önemli araştırmalara imza atan Danişmend, "İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi" eseri sayesinde daha çok 'tarihçi' kimliğiyle öne çıksa da Ayvazoğlu, pek çok meziyeti olan Danişmend'in şair ve kültür adamı kimliğini ağırlıklı biçimde ele alıyor.
Kitabın ikinci bölümünde Danişmend'in özel yaşamı, evlilikleri, genç yaşta vefat eden eşi Nazan Hanım'a olan bağlılığı 'öyküsel portre' üslubuyla anlatılıyor.
Kapı Yayınları'ndan çıkan eser, klasik biyografi yazımının ötesine geçerek, arşiv belgeleri, mektuplar, fotoğraflar ve şahitliklerle; eldeki kaynakların ustalıkla harmanlandığı bir edebi lezzet sofrasına dönüşüyor.
Bununla birlikte Ayvazoğlu, 'Bu kitapta ben galiba büyük bir aşk hikayesi anlattım' diyor.
En önemlisi de şu: Beşir Ayvazoğlu'ndan bir portre okurken, sadece bir kişi etrafında dönüp kalmıyor, ele alınan dönemin kültürel, içtimai, siyasi, edebi çehresine de tanıklık ediyor; zengin olaylar silsilesinin sürükleyiciliği içinde, sosyal hayatımızı şekillendiren bir yakın dönem okuması yapıyorsunuz.
YENİ BURSA'DA AHRET DÜNYADAN DAHA ŞİRİN!
Gelelim, İsmail Hami Danişmend'in 1940'ların sonunda Türklük dergisinde yayınlanmış 'Bursalıların Bursacılığı' başlıklı makalesine... Aynen aktarıyorum: