British Museum'da hırsızık

İngiltere'nin önemli müzelerinden British Museum'un depolarındaki birçok eserin kaybolduğu, çalındığı veya zarar gördüğü ortaya çıktı; olaydan sorumlu görülen personel işten çıkarıldı.Kayıplar arasında değerli taşlar, mücevherler ve altın eserler var.Söz konusu eserlerin sergilerde yer alamadığı ve sadece akademik araştırma amaçlı depolarda tutulduğu da gelen bilgiler arasında.Tarihi eser kaçakçılığı ve hırsızlığı her çağda ve her ülkede (maalesef) oldu, oluyor.Kimi para hırsıyla, kimi de 'sahip olma' saikiyle bu hırsızlığı yapıyor.Üç büyük imparatorluğa beşiklik etmiş Anadolu toprakları tarihi eser varlığı açısından dünyanın en zengin coğrafyaları arasında.Türkiye, yurt dışına kaçırılan tarihi eserlerini geri alabilmek için son yıllarda çok gayret gösterdi ve bunun sonuçlarını da gördü.Pek çok tarihi eser ait olduğu topraklara geri döndü.Ancak, British Museum'daki hırsızlık olayından ders çıkarmak lazım.Umuyoruz ki ülkemizde depolarda bulunan tarihi eserleri korumak için veya meydana gelebilecek herhangi bir hırsızlık olayını önlemek için gereken tedbirler had safhadadır.Zira giden bir eseri geri getirmek, onu yerinde korumaktan daha pahalıya mal olabiliyor. BİR ÇIĞLIĞIN FİLMİ: RUANDA OTELİ Son zamanlarda bazı Afrika ülkelerinde ardı ardına askeri darbeler yaşandı.Fransız sömürgesi olan pek çok ülkede artık Fransız bayrakları yakılıyor.Bu öfkenin yüzyıllara dayalı bir geçmiş var elbet.Batılı emperyalistler kara kıtada öyle bir nüfuz kurdular ki (neredeyse) günümüzde dahi bir nevi kölelik düzeni söz konusu.Bu ülkelerde şiddetin ve politik kurnazlığın tarihi yazan Batılı ülkeler, kendi üstünlüklerini kabul ettirmek için çok çalıştı!Top-tüfekle, katliamlarla, askeri darbelerle yapamadıklarını filmler, romanlar ve hatta şarkı sözleriyle, kısacası, kültürel emperyalizm ile yaptılar.Ve günümüzde bu konfor alanından vazgeçmek istemiyorlar.Ne var ki uyuyan dev uyanmışa benziyor.Sesini yükselten Afrika, öfkesini muhataplarının yüzüne karşı haykırıyor.Yüzyıllara yayılan bu öfkenin nedenlerinden birini örnekleyelim...1994 yılında Orta Afrika ülkesi Ruanda'da, sadece birkaç ayda 800 bin Tutsi ve Hutu iç savaşta vahşice katledildi.İki sömürgeci ülke, Fransa ve Belçika, Ruanda'da iki kabile ya da etnik grup olan Hutular ile Tutsileri birbirine düşman etti.Tutsilere dediler ki 'Siz daha uzun boylu ve zarif insanlarsınız, Hutulardan farklısınız. Medeniniz'.Ülkeyi