Allah'ın emri: 'Speak out'

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Altay, şehrin merkezinde bulunan Hz. Mevlana türbesinin etrafındaki çarşıları yeniden ayağa kaldırmış, harika iş başarmış. Bundan üç yıl evvel gittiğimde neredeyse döküntü halinde bulunan çarşı dört başı mamur yepyeni bir çehreye kavuşmuş.

Mimari iklim değişmiş, çeşmelerinden içme suyu akan Konya şehir merkezi kalabalıklaşmış, toplu taşıma araçları, tramvaylar insan dolu...

Maneviyatta şehrin değişmeyen sahibi ise Hz. Mevlana ve onun sevgiye, hoşgörüye, birliğe davet eden mesajları...

Pir'in makamı hafta içi, hafta sonu demeden her milletten, dinden insanın akın ettiği bir menzil...

Bu yıl Konya'da 6'ıncısı düzenlenen Sufi Sinema Festivali'nin yabancı konukları da vardı. Aralarında yönetmenler, yapımcılar, İslam'la şereflenmiş olanlar (mühtediler) vardı. Hepsinin yolu Mevlana'dan, Sufi geleneğinden geçmiş.

Her birinin ilginç hikayeleri var.

İngiliz asıllı Aisha Wright mesela... Bundan yıllar evvel... Duymuş ki İspanya'da yaşayan bir arkadaşı Müslüman olmuş. Bu nasıl olabilirdi, bu çocuk aklını mı yitirmişti!

Hemen yola çıkıp soluğu İspanya'da almışlar; arkadaşlarını sîgaya çekip, onu bu 'çıkmaz sokaktan' vazgeçirmeye çalışmışlar.

Ama Wright, aldığı cevaplar karşısında sarsılmış, şaşakalmış.

Arkadaşı ise kendinden emin ve tertemiz düşüncelerle Müslüman olma sürecini anlattıkça Aisha Wright'ın kalbine önce bir tohum düşmüş, sonra o tohum yeşermeye başlamış.

Aisha Wright 30 yıl önce islamla şereflenmiş ve ihtida tecrübesini 'Muslum: A Young Woman's Joruney' adlı bir kitaba dönüştürmüş. Neden yazdı bu kitabı derseniz, Aisha Kur'an'dan bir ayeti hatırlatıyor: 'As for he blessing of your Allah, speak out' (Rabbinizin size bahşettiği nimetleri anlatın.)

İngiliz Müslüman Aisha Wright'ın hatırlattığı bu ayeti kerimeden hareketle, Rabbimizin bize verdiği bilgi ve yetenekleri sinema yoluyla daha çok anlatmamız gerektiğini düşündüm bir kere daha.

Batılı entelektüel çevrelere Müslümanlık Sufizm kapısından girmiş genellikle. Demek ki burada açık, hazır bir kapı var ve bu kapıdan içeriye sanatla girmek, belki siyasetle girmekten daha kolay olabilir.

İnançla, hikmetle mayalanmış filmlerin buluştuğu bir festival düzenlemek, dünyanın dört bir yanından sektör bileşenlerini Konya'da buluşturmak Hz. Pir'in manevi birleştiriciliğiyle ne de güzel örtüşüyor.

Bu kesinlikle bereketli bir kapı olabilir. Nitekim hiçbir film festivalinde olmayan bir rengi, kokusu, dokusu var Sufi Sinema Festivali'nin...

Festival katılımcılarından Saniye Öztürk Hocamız güzel dile getirdiler: Konya'nın ilim ve hikmet merkezi olduğu kadar, sinema sanatı için de bir odak noktası olma yürüyüşü takdire şayan.

Organizasyona emek veren sinema yazarları İhsan Kabil ve Enver Gülşen de benzer görüşteler: Festivalde bazı mevzular Türkiye'de nadir görülen derinlikte ve özgürlükte tartışıldı, sırf bunun için bile böyle bir festival önemlidir ve devamı olmalıdır.

Bu noktada festival yöneticilerine naçizane bir tavsiyem var.