35 yıllık Limon ve aydınlar

Son olarak 'Bağlılık Hasan' filmiyle gündeme gelen yönetmen Semih Kaplanoğlu beyazperdeden sonra tiyatroda da yönetmenliğe adım attı. Kaplanoğlu, İstanbul Devlet Tiyatrosu bünyesinde 'Limon' adlı oyunu sahneye koydu.Sanat dünyasından isimlerin sanatın farklı dallarında maharetlerinitecrübelerini sergileme gayretlerini önemsiyorum. Böylelikle (zaten akraba olan) disiplinler arası tecrübe paylaşımı da gerçekleşmiş oluyor. Aynı zamanda sanatçıların farklı bir perspektiften kendilerini beslemesi de söz konusu...Ünlü hikayecimiz Mustafa Kutlu mesela... Renklerle arası iyidir; gençlik yıllarında çizdiği resimlerin, desenlerin kaleme aldığı hikayelere sinmediğini, renklerin armonisinin metinlere yansımadığını kim söyleyebilir.Bu bir zenginliktir.Aynı şekilde 'yazar' sıfatıyla tanıdığımız kimi isimler, önemli filmlere, tiyatro metinlerine de imza atmışlardır. Yahut, sinemadan yazın dünyasına doğru akan bir etkileşim de söz konusudur.Mehmet Baydur'un yazdığı ilk oyun olan Limon, uzun yıllar boyunca (35 yıl) sahnelerden uzak kalmıştı. 1980 askeri darbesi sonrası, aydın sorununa farklı bir açıdan bakan iki perdelik oyunda, birey olma olgusunun yanlış anlaşıldığı (sorumluluklardan kaçış olarak algılandığı) işaret edilir.(İlk temsillerinden biriydi sanırım, Limon 1983'te merhum Müşfik Kenter rejisiyle sahnelenmişti; başrolde de Haluk Kurtoğlu...)Oyun, uzun yıllar sonra, Semih Kaplanoğlu eliyle yeniden 'havalandırılmış' oldu.Peki neden LimonKaplanoğlu Kovid-19 salgını döneminde pek çok oyun okuduğunu, bunların arasında yer alan Limon'un kendisini 1980 darbesi sonrasındaki üniversite yıllarına götürdüğünü söylüyor; hocaların kendilerini çaresizce toplumdan soyutladıkları günlere...Aydın kesim ile toplum arasındaki kopukluğa odaklanan oyun vesilesiyle meslektaşımız Murat Öztekin'e röportaj veren Kaplanoğlu, aydınların toplumla olan ilişkilerindeki ideolojik perdelere dikkat çekmiş. Kaplanoğlu'nun sözlerini okuyunca, yıllar evvel, İlbey Ortaylı ile aydınlar ve kültür dünyası üzerine yaptığımız bir röportaj aklıma geldi.Türk Edebiyatı dergisinde yayınlanan söyleşide (Mayıs 2001) Ortaylı, aydınlarımızın redd-i miras peşinde olduğuna dikkat çekiyor ve 'Osmanlısız kültür olmaz, Türk aydını kendi tarihine, kültürüne turist gözüyle bakmaktan