'Ortadoğu'nun Soros'unu kim yedi

Gökten üç elma düşüyor. Hepsi de aynı yere... Masal bu ya, eğilip alayım diyorsun. Üçü de yerde yok!İçişleri Bakanı, "Savaşta ölen bütün çocukların sorumlusu Soros'tur" deyince aklıma geldi. İçimden "Bi Dahlan vardı, ne oldu ona" dedim. Hani kimilerinin "Ortadoğu'nun Soros'u" diye andığı Muhammed Yusuf Dahlan'dan söz ediyorum.1961'de Filistin'de, Gazze Şeridi'nde doğdu. Genç yaşta Fetih Hareketi'ne katıldı. İsrail onu defalarca tutukladı. Kod adı Ebu Fadi'ydi. 2003 yılında bakanlığa kadar yükseldi. Mahmut Abbas tarafından Filistin Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığı'na atanan Dahlan'ın ana hedefi, Gazze'de Hamas'ın sınırlandırılmasıydı. Hamas'a karşı Gazze'yi kaybetti. Ardından büyüyen otoritesi onu Abbas'la da karşı karşıya getirdi. Yolsuzlukla suçlandı, hakkında davalar açıldı. Filistin'i terk ederek 2011 yılında Birleşik Arap Emirlikleri'ne yerleşti. Veliaht Prens Muhammed bin Zayed'in danışmanı oldu.Gelgelelim, güçlü bir adamdı. Hapishaneden, sokaktan geliyordu. İsrail'le, Hamas'la çatışmıştı. Örgütçülüğü, silahlı faaliyetleri, Ortadoğu'nun derin dehlizlerini iyi biliyordu. Bu da onun BAE elinde hep tartışılan bir politik figür olmasını sağladı.Mesele Filistin, İsrail, BAE üçgeninde seyretseydi herhalde buradan sonrası bir dış politika hikâyesi olurdu. Ancak hiç de öyle değil. Zira AKP hükümeti için Dahlan, adı Gülen ya da Apo kadar anılan bir isim. Türkiye'de hangi konu açılsa, Dahlan gündeme geliyor.GEZİ BİLE ONA BAĞLANDIEn bilineni 15 Temmuz. Hatırlayın; AKP, darbe girişimini finanse edenin bizzat BAE olduğu iddiasındaydı. "3 milyar dolar" dahi telaffuz edilmişti. İşte hükümet, BAE ile FETÖ arasındaki bu trafiği, bizzat Dahlan'ın yönettiğini iddia ediyordu.Bu kadar değil...Bir başka çatışma Libya'daydı. Kaddafi'nin devrilmesinin ardından, ülke iç savaşa sürüklenmişti. AKP hükümeti, oluşan yönetimi desteklerken BAE, ülkenin doğusundaki Halife Hafter'in yanında durdu. Hafter-BAE ittifakı Türkiye'nin de aralarında olduğu güvenlik unsurlarını hedef aldı. Dahlan, BAE ile Hafter arasında askeri köprü olmakla, Türkiye'ye yönelik silahlı saldırıları organize etmekle suçlandı.BAE ile gerginlik büyüdükçe, Dahlan "efsanesi" de yürüdü.Örneğin, Gezi Parkı eylemleri bile Dahlan'a bağlandı. Hatta Dahlan'ın Gezi Direnişi öncesinde Türkiye'ye geldiği, eylemcilerle görüştüğü iddia edildi. İddia, BAE ile gerginlik yaşayan Katar destekli El Cezire'nin 2013 yılındaki bir haberine dayanıyordu. Dokuz yıl sonra o haberi açıp baktım. Şöyle başlıyordu: "Beldetuna sitesinin spekülatif haberler vermekle tanınan Asrar Arabiya sitesine dayandırarak verdiği bilgilere göre, Fetih Hareketi'nin eski yöneticilerinden Muhammed Dahlan, geçen ağustos ayı içerisinde Türkiye'ye geldi. Haberde Dahlan'ın farklı isim taşıyan bir pasaportla gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti esnasında Türk ve Kürt aktivistlerle görüştüğü öne sürüldü."Kısacası "kaynım görmüş" üslubuyla yazılmış o haber de şaibeliydi!Dahlan'ın adı, her oyuna sokulan joker gibi. Hükümet medyası, Suriye savaşında dahi Dahlan etkisini yazdı: "ÖSO'dan parayla militan toplayan Dahlan, yaklaşık 3 bin kişilik orduyu PKKPYD'ye kazandırdı."Bunlar Türkiye'yi ilgilendirenler...DAHLAN KIRMIZI LİSTEDEYemen savaşından Mısır darbesine kadar, her olayda sözü edilen Dahlan, sonunda Türk yargısının da konusu oldu. 19 Nisan 2019'da, İstanbul'da, BAE adına casusluk yaptıkları iddiasıyla, Samir Semih Şaban ve Yusuf Hasan gözaltına alındı. Yusuf Hasan'ın cezaevinde intihar ettiği dosyada, ifade veren bir gizli tanık, iki casusun Dahlan ile bağlantılı olduğunu söyledi.Sürecin ardından Dahlan, 10 milyon TL ödüllü "terörden arananlar-kırmızı listesi"ne girdi. "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs etmek" ve "uluslararası casusluk yapma" gibi suçlamalarla yakalama kararı çıkarıldı. 2020 Ağustosu'nda da Uluslararası Polis Teşkilatı'ndan (Interpol) "kırmızı bülten" talebinde bulunuldu. Gelgelelim, Interpol'ün bu talebi kabul etmediği anlaşıldı.Asıl merak edilen şu oldu: