"Onu böyle ekranlarda görünce pamuklara sarasımız gelirdi."
Bunu diyen kişi Ziya İlker Göktaş. Emekli albay. Cezaevindeki küçük ekran televizyondan izlediği gazeteciden bahsediyordu.
Dün yine Çağlayan Adliyesi'ndeydik. Sanık sandalyesinde Ayşenur Arslan namı diğer medyanın ablası vardı. Terör örgütü propagandasından yargılanıyordu.
Hatırlayalım: Gazeteci Arslan hakkında, Ekim 2023'te Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yapılan terör saldırısıyla ilgili haberi yorumlarken kullandığı ifadeler nedeniyle dava açıldı. Arslan "terör örgütü PKK propagandası yapmak" ile suçlanıyor ve hakkında 7.5 yıla kadar hapis isteniyordu.
Maalesef çabuk unutuyoruz. Türkiye'deki bugünkü çürümüşlüğe ulaşmak için en önemli merdivenlerden biri 2007'den beri örülen kumpas davalarıydı. Hukuku katledip tasfiyelerle yeni bir rejim oluşturmaları için toplumsal rıza gerekiyordu. Bunun için de medya en önemli araçtı.
İşte Ayşenur abla öyle bir süreçte rüzgâra karşı duruş sergiledi. Sızdırma yalanlara, polis fezlekelerine ve iddianamelerle dolu manşetlere kuşkuyla bakıyor; soru soruyordu.
Fethullahçıların yayın organları Taraf ve Zaman'daki alçakça yalanlara karşı gazetecilik yaparak mücadele ediyordu.
Ayşenur ablanın o süreçte verdiği hukuk ve gazetecilik kavgasını seyredenler arasında cezaevindeki tutuklular da vardı. Daha önce hiç tanışmadıkları ünlü bir gazetecinin koğuşlarındaki küçük televizyon ekranlarından adaleti savunması ve sadece gerçeği araması onları büyülüyordu.