Teğmenler kararı nasıl değiştirildi

Zaman, anı bir atom yoğunluğunda biriktiriyor.

Ne kolay konuşup geçiyoruz. Sanki her yeni olay bir eskisini dibe bastırarak unutturuyor.

Oysa daha dün konuştuk. Üstüne kavgalar ettik. Geçen yıl, 30 Ağustos'ta, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyerek kılıç çattıktan, anayasaya bağlılık andı içtikten sonra üniformaları üzerlerinden sökülen teğmenlerden söz ediyorum.

Önümde yeni çıkan bir kitap duruyor. Gazeteci Ersin Eroğlu, son dönemde sıkça konuştuğumuz "teğmenler" konusunu Cumhuriyet için baş veren Kubilay'dan bugüne ele almış. Elbette son bölümü geçen yılki hadiseye ayrılmış.

ATATÜRK HARBİYE'DEN SİLİNİYOR

Eroğlu'nun kitabında, soruşturma dosyası ayrıntılarıyla yer alıyor. Biliyorsunuz, her yıl edilen yemin, bir anda programdan kaldırılmıştı. Teğmenler buna rağmen geleneği tekrar ettirmişti. Teğmenlerin hassasiyetinin nedenini, Teğmen İzzet Talip Akarsu savunmasında şöyle anlatmış:

"Tören provalarının başlaması sonrası, tören yönetmeliğinde yemin uzerindeki değişiklik uzerine arkadaşlar bu metnin tekrardan değiştirilmesinin teklifi yönunde bana telkinlerde bulundular. Ben de bunun uzerine sıralı amirlerime silsileyi atlamaksızın gerekli tekliflerde bulunmak için kendileri ile göruştum. Sonraki sureçte taburdaki arkadaşlarım bu konu uzerinde daha da ısrar ettiler. Bu ısrarın nedeni benim de katıldığım okulun kultur ve geleneklerinde suregelen değişiklikler ve özellikle kurucu önderimiz Mustafa Kemal Ataturk'un ismini, değerini hafızalardan silmeye yönelik değişiklikler olduğunu duşunuyorum. Bunu açacak olursak 2019'dan itibaren eğitim-öğretim görduğumuz Kara Harp Okulu'nda özellikle Ataturk ile özdeşleşmiş marşların (İzmir Marşı, Biz Ataturk Gençleriyiz Marşı, 10. Yıl Marşı vb.) ve yuruyuş kararlarının (En Buyuk Turk Ataturk, Sarı Saçlı Mavi Gözlu vb.) yasaklanması bizi derinden uzen ve hayal kırıklığına uğratan olayların başında gelmektedir. Bu olaylar eski okul komutanımız G.Y. döneminde olan olaylardan sadece birisidir."

Asıl derdin "yemin" değil, Harbiye'den Atatürk'ün silinmesi projesi olduğu olayın kahramanının ifadelerinden anlaşılıyor.

İLK OYLAMA TEĞMENLERİN LEHİNE

Kitapta, ifadesi alınan en ust rutbeli isim olan Korgeneral G.Y'den Harbiye'nin bahçıvanı R.K'ye kadar hemen herkesin anlatımları var.

Biliyorsunuz, teğmenler hakkındaki soruşturma, 4'e karşı 5 oyla ihraçla sonuçlandı.

Ancak...

Kitap sayesinde, daha önce duyduğum, ancak teyit edemediğim bir olayın detaylarını öğrendim.

Eroğlu, şöyle aktarıyor: "Teğmenlerin Yüksek Disiplin Kurulu'nun karşısına çıktığı 16 Ocak ile ihraç kararının açıklandığı 1 Şubat arasında Kara Kuvvetleri'nde hareketli günler yaşanıyordu. Teğmenler savunmasını yaptıktan sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan ayrıldı. İlk oylama orada yapıldı. Oylama sonucunu öğrenmek için ulaştığım askeri kaynaklar ilk oylamada komutanların 7'sinin ihraca karşı oy kullandığını kaydetti."

Evet, Eroğlu'nun konuştuğu kaynaklar, ilk oylamanın 7'ye karşı 2 teğmenlerin lehine olduğunu söylemiş.

BASKI İLE OYLAR DEĞİŞTİ

Eroğlu, devamını şöyle anlatıyor:

"Haber, önce Beştepe'ye ardından Milli Savunma Bakanlığı'na ulaştı. Tanrılar, kurban istiyordu. Yüksek Disiplin Kurulu üyelerine baskılar yapıldı. Hepsiyle tek tek görüşüldü. Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktar kararın 'oybirliğiyle ihraç' şeklinde olması gerektiğini iletiyordu."

Eroğlu'nun söylediğine göre ilk oylamanın sonucu, daha sonra yukarıdan yapılan baskılar ile değiştirilmişti:

"Baskı bir yerden sonra sonuç verdi ancak karar yine oybirliğiyle çıkmadı. İhraca karşı çıkan YDK üyelerinden üçü oyunu ihraçtan yana çevirdi. Şerh koyan 4 komutanın kararı ise değişmedi."

Kitabı okuduktan sonra Ersin Eroğlu'nu aradım. Anlattıklarını, yaşayanlarla görüşüp teyit etmişti. Yazdıklarından emindi.