Tecavüzün üstünü örtenler yargılanacak

Bir karanlık odada attığın sessiz çığlık hiç duyulmaz sanırsın. Oysa sesin geç de olsa duyulur.

Önümde bir rapor duruyor. İçinde "oral" kelimesi 99 kez, "anal" 215 kez, "vajina" 104 kez, "Barış Terkoğlu" ise 5 kez geçiyor. Hayır, sandığınız gibi değil. Bu, HSK müfettişlerinin hazırladığı soruşturma raporu. Konusu ise Adnan Oktar Yapılanması'nı yargıda kurtarmak için çalışan yargı mensupları.

Hatırlayın; Oktarcılar, başta cinsel istismar olmak üzere çeşitli suçlardan toplamda 152 bin yıl ceza almıştı. Derken, dosya, temyiz için, İstanbul Bölge Adliyesi 1. Ceza Dairesi'ne gelmişti. Mahkeme üyeleri Reyhan Yaman, Derya Bayburtluoğlu, Ahmet Mahnaoğlu; cinsel saldırıları incelemiş, özetle "rızaları var" diyerek kararı esastan bozmuştu. Üç hakim; küçük bir kızın aşık edilerek örgüte getirildiği, ardından baskıyla, silah göstererek, aynı odaya doluşmuş çıplak adamların zoruyla ya da özel görüntü şantajıyla anal ve oral sekse zorlandığı cinsel saldırı eylemi olan turnike sistematiğini yok saymıştı! Yetmemiş, 68 örgüt üyesi için tahliye kararı vermiş, haklarındaki yurtdışı yasağını ve mallarındaki tedbiri kaldırmış, hatta operasyon günü polise ateş açtıkları silahın bile iadesi kararını vermişti.

Bu köşede daha önce okudunuz. Yıllarca, bu kararın masum olmadığını, eski İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu'nun da içinde olduğu bir organizasyon olduğunu anlattım. Buna kanıt olarak, operasyonda ele geçen yazışmaları yayınladım.

İşte üç HSK müfettişi, tam 680 sayfa olan raporda, bunun doğru olup olmadığını incelemiş. Her detayın yer aldığı raporda, mahkeme katibinden itirafçılara kadar tam 140 kişiyle görüşülmüş. Soruşturma yapılan yargı mensuplarının ve yakınlarının malvarlıkları incelenmiş. Telefon kayıtlarına bakılmış. Oktar'ı kurtaran kararı veren üç hakimin yanı sıra, işin içinde olduğu düşünülen eski İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcıvekili Önder Yaman, eski İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu ve oğlu avukat Ali Salihoğlu, savcı Ali Parlar, avukat Cem Özdemir hakkında soruşturma yapmış.

HAKİMLER SANIKLARLA İÇİÇE

Müfettişlerin çalışması öyle detaylı ki

Oktarcılar'ın kurtuluş hikayesini özetleyen kısmı rapordan aktarayım:

"() Yargılama sırasında tahliye edilmiş olan sanıklardan Ferhunde Eda Babuna ve Meltem Daban'ın, örgütün 'Hukuk Grubu Başkanlığı' görevini devralan Firari Şüpheli Fatih Kılıç'ın bilgi ve katkısı dâhilinde, 1. Ceza Dairesi Başkanı Reyhan Yaman'a ve dolayısıyla dosyayı incelemekte olan heyete ulaşma çabalarında bulundukları ve bu kapsamda; adı geçen sanıkların yargı camiasından 'komşu' kod ismini verdikleri ve ilgili heyete ulaşma gayesiyle sosyal ilişkiler kurdukları kişiler vasıtasıyla"

Kısacası Oktar grubunun tahliye olan elemanları, ilişkilerini kullanarak, mahkeme heyetine ulaşmış. Kendilerini kurtaracak mahkeme kararını adeta kendileri yazarak hakimlere vermiş.

Rapordan bazı detaylar vereyim

Eski Başsavcı Hadi Salihoğlu ve ilgili dairenin savcısı Ali Parlar'ın Oktarcılarla organik ilişkisi, Salihoğlu'nun geçmişte Oktarcılar aleyhindeki dosyaları kapattığı resmen ortaya çıkmış. İncelenen HTS kayıtlarından Ali Parlar, Önder Yaman ve Hadi Salihoğlu'nun karar aşamasında örgüt sanıkları ve avukatları ile telefon trafiği yaptıkları görülmüş. Mübaşir Tanık G.Ü., verdiği ifadede, kararın mahkeme dışında yazılıp getirildiğini ikrar eder şekilde konuşmuş. Mahkemenin daha önce verdiği 4100 kararı inceleyen müfettişler, ilk kez delil incelemeden, duruşma açmadan, kimseyi dinlemeden böyle bir karar verdiğini tespit etmiş. Mahkemenin operasyon sabahı polise açılan ateş için "uyku sersemi" kararı vermesi, silahı da iade etme kararı almasının hukukta görülmemiş bir uygulama olduğu sonucuna varılmış. Örgüt üyelerinin serbest bırakarak yurt dışı yasaklarının kaldırılması sonucu 8 sanığın kaçtığını ve 3 sanığın yurt dışına firar ettiğini not etmiş. Mahkemenin karar dışında bırakılan kıdemli üyesi, kararı veren üç hakime, şaşkınlıkla, "hep sanık lehine düşünmüşsünüz, mağdur dosyada hiç yok gibi davranmışsınız, ahlaklı bir sanık avukatı bile sizin yazdığınızı yazmamıştır" demiş.