'Tayyip'e sor' davası

Zorbalar özgürlüğü yalnız kendileri için ister. Oysa özgürlüğü zorbalığa direnenler hak eder.

Cumhurbaşkanı, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi'ni açtı. Açarken de üniversiteleri ne kadar ilerlettiğini anlattı. Geçen hafta bu köşede hiç de öyle olmadığını söyledim. Dünya akademik özgürlük endekslerini anlatarak, AKP'nin iktidara geldiği Aralık 2003'ten sonra Türk akademisinin 12 Eylül seviyesine gerilediğini anlattım. Türkiye için "Akademik Hürriyet Endeksi" 2003 yılında 0.60 ile zirvede iken Erdoğanlı yılların sonunda 0.06 ile Mısır'ın bile gerisine düşmüştü. O yazıda "(Erdoğan konuşurken) En arkadan biri el kaldırsa, 'bence öyle değil' dese başına geleceği biliyoruz" demiştim.

İstanbul Anadolu Adliyesi'ndeki dosyayı görmemiştim. Meğerse "mesela" dediğim olay yaşanmış. Hem de Erdoğan'ın konuştuğu, kurdele kestiği Marmara Üniversitesi'nde.

Şöyle anlatayım

Bülend Nami Nomer, Marmara Üniversitesi'nde öğretim görevlisiydi. İngilizce iktisat bölümünde 32 yıl boyunca ders anlatmıştı. Öğrencilerine ekonomiyi eğlenceli bir dille öğretiyordu. 21 Ocak 2021'de, siyasal bilgiler fakültesinde, İngilizce Introduction to Economics (Ekonomiye Giriş) dersinde, 20 soruluk test sınavı yaptı. Sorularda birer şık kolay elenmesi için esprili bir dille yazılmıştı.

Buraya kadar bir sorun yok

Ancak iki sorunun şıkkı kriz yarattı. İlkinde "you want to buy a shoe but it is too expensive for you, what does that mean (Bir çift ayakkabı almak istiyorsun ancak senin için çok pahalı, bu ne anlama geliyor)" sorusundaki şıklardan biri "ask this to Tayyip (Tayyip'e sor)" idi. Ötekinde ise "In a small closed-to-trade town everyone produces hazel nuts. Whose welfare will increase if the town opens up to free trade. (Ticarete kapalı küçük bir kasabada herkes fındık üretiyor. Kasaba serbest ticarete açılırsa refahı artacak)" cümlesini tamamlayacak, kasabanın hangi durumda kazanacağının sorulduğu şıklardan birinde "Tayyip always wins (Tayyip her zaman kazanır)" yazıyordu.

Öğrencilerden bazıları, "espriyi" beğenip sosyal medyada paylaştı. Sonrası bir Türkiye klasiği Yandaş medya, "Cumhurbaşkanına sınav sorularında hakaret edildi" şeklinde yayınlara başladı. Marmara Üniversitesi bunun üzerine açıklama yaptı: "Sayın cumhurbaşkanımızın adına yakışıksız bir biçimde gönderme yapıldığı ve öğrenciler üzerinde algı yaratılmaya çalışıldığı iddiaları üzerine adı geçen hakkında derhal idari soruşturma başlatılmıştır."

Nomer'e "Ya istifa et ya atılacaksın" denildi. Nomer istifa edip emekli oldu. Hakkında yürütülen idari soruşturmada ise "aylıktan kesme cezası" verildi.

Her şey bitti derken

YARGI DEVREYE GİRDİ

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, olay hakkında soruşturma başlattı. Üniversiteler Kanunu gereği, savcılık önce dosyayı üniversiteye gönderdi. Üniversitede ceza hukukçusu olan öğretim üyesi Zafer İçer, soruşturmacı olarak atandı. İçer, hazırladığı raporda "cumhurbaşkanına hakaret suçu" için "yeterli şüphe var" kanaati bildirdi. Soruşturma kurulu da Nomer hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan ceza yargılamasının başlatılmasına oybirliğiyle karar verdi.

Kurulun hukukçulardan oluştuğunu sanmayın. Biri kimya mühendisi, biri elektrik mühendisi, biri edebiyatçıydı. Hukuki bir karar verdiler.