Susmayan askerin çevrildiği kapı

Susmak bir mızraklı sandalye. Oturdum diye sevinirsin ama asla rahat edemezsin. Elde çubuk. Ekran başında anlatıyorlar. Harekât hangi gün başlayacak, tanklar nereden girecek, asker nasıl müdahale edecek... Gelgelelim, ne zaman bir asker TSK'nin siyasallaşmasını eleştirse, bünyeye giren tarikatlardan bahsetse ya da kurum üzerinden yapılan hesapları anlatsa aynı şey oluyor. Orduevine girerken kapıda durduruluyor. "İçeri girişiniz yasaklandı" diyen kırmızı ekran gösteriliyor.

Yine böyle oldu... 21 Nisan'da bu köşede okudunuz. Kumpas davalarında yıllarca hapis yatan emekli askeri hâkim Ahmet Zeki Üçok anlattı. İstanbul Yeşilyurt'ta bulunan Hava Harp Okulu'nun taşınması için hazırlık yapıldığını, okul lojmanındaki markette bulunan içki reyonunun siyah perdeyle kapatıldığını, askeri lojmanlarda Diyanet kurslarının açılacağını söyledi. Kaynağı resmi yazışmalardı. Cumhurbaşkanlığı, deprem nedeniyle okulun taşınması için fizibilite çalışması yapıldığını doğruladı ancak taşınma kararı alınmadığını söyledi. Öte yandan bana ulaşan kaynaklar, siyah perde olayını kabul ederken bunu eski okul komutanının yaptığını ifade etti. Öte yandan kurs meselesi sessizlikle kabul edildi.

İşte bu açıklamaların ardından, Fenerbahçe Orduevi'ne giden Üçok, "yasaklandınız" diyerek kapıdan çevrildi.

AMAÇ SUSTURMAK

Kararın ardından Üçok'u aradım. "Türkiye'deki tüm askeri sosyal tesislere girişimin yasaklandığını öğrendim" diye başladı söze. 40 yıldan fazla TSK'ye hizmet eden bir askeri, kimin hangi yetkiyle yasakladığını sordum. TSK İç Hizmetleri Yönetmeliği'nin 664. maddesinin 4. fıkrası yasağı düzenliyordu:

-Sosyal tesislerde siyasi konuşma ve propaganda yapmaları,

-Söz atma, sarkıntılık, ırz ve iffete tecavüz, askerlik haysiyet ve şerefine dokunan fiilleri işlemeleri,

-Kendisi ya da ailesinden birisi; irticai, bölücü, yıkıcı faaliyetler içerisinde yer alması ya da TSK aleyhinde beyanda veya faaliyette bulunması,

-Muvazzaflık dönemindeki görev ve görev yerleri hakkında beyanat vermesi...

Muhtemelen "TSK aleyhinde beyanda veya faaliyette bulunduğunda...'' ibaresi yasaklama gerekçesi yapılmıştı. Oysa Üçok, sonraki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, sadece resmi yazışmalardan bahsetmişti. TSK'yi değil, kişileri ve uygulamaları hedef almıştı. Üçok niyetin başka olduğunu söylüyordu:

"Bu yasakların hukukla, yönetmelikle bir alakası yok. Bu kararlar tamamıyla benim gibi emekli askerlerin, TSK'de gördükleri aksaklıkları, yanlış uygulamaları, askerlik ile bağdaşmayan ilişkileri, hataları açıklamasınlar, bunları yapan komutan ve siyasileri kamuoyunun bilgisine sunmasınlar, konuşmasınlar, sussunlar diye yapılan bir baskılama yöntemi."

KİM BU 'BAKANLIK KAYNAĞI'

Bakanlık açıklaması basında yer almıştı. Öznesi, "bakanlık kaynakları" diye ifade edilmişti. Üçok buna da tepkiliydi:

"Kim olduğu bilinmeyen MSB kaynağı 'TSK, disiplinsizliğe ve şahsi menfaatlerini kurumsal değerlerin önüne koyan yaklaşımlara hiçbir şekilde müsamaha göstermeyecektir' diyerek beni ve arkadaşlarımı yaftaladı. Biz iftirayı atan ne idüğü belirsiz MSB kaynağını bulacağız ve hukuk önünde attığı alçakça iftiraların hesabını soracağız. Bu devrin hep böyle süreceğini sanan MSB kaynağına sesleniyorum: Çok değil birkaç yıla bu hukuksuz süreç biter. Sen de üç beş yıla emekli olup aramıza gelirsin. Bakalım o günler geldiğinde silah arkadaşlarının yüzüne bakabilecek misin hep beraber göreceğiz."

KORUMAYI DA BIRAKTILAR

MSB'nin askerlerin konuşmasından rahatsız olduğu, hatta bunun için hapis cezalı bir kanun teklifi hazırlığı yapıldığı kamuoyuna yansımıştı. Tepkiler üzerine kanun geri çekilmişti. Üçok, orduevi yasağı ve hakkında açılan davaların susturma yönteminin devamı olduğu kanısındaydı. Hakkındaki davaları sordum: