2023 yılından cepte kalanlar

Koca yıl bitti. Bugün yeni yılın ilk günü. Tahmin ediyorum, pek de yazı okumaya niyetiniz yok. Ama durun, 1 Ocak, 31 Aralık'ın ertesi, 2 Ocak'tan önceki gün sadece. Yani hayat devam ediyor.

Hani yılsonunda geçen yıldan artanlar toplanır ya... Sizin için cebimde kalanları bir araya getirdim.

KAZA MI CİNAYET Mİ

İçimizde yaradır. Somali cumhurbaşkanının oğlu Muhammet Hasan Şeyh Mahmut, motosikletli kurye Yunus Emre Göçer'e çarpıp öldürdü. Sonra da yargı marifetiyle elini kolunu sallayarak kaçıp gitti. Pek de sorgulamadık. Diplomatik bir aracı neden cumhurbaşkanının oğlu kullanıyor Böyle "baba malı"na dönmüş kaç diplomatik araç var Neyse Afrika'da olsa sorardık, burası Türkiye!

Asıl dikkat çeken ise Şeyh Mahmut'un görüntülerde adeta hedef alır gibi kuryeye çarpması. Biraz üstüne düşünce ilginç bir bilgiyle karşılaştım. Bu, Şeyh Mahmut'un ilk trafik hadisesi değildi. Daha önce, İstanbul Ataşehir'de, L.A. isimli bir kadınla tartışmış, ardından takip edip trafikte sıkıştırmıştı. L.A. yaşadıklarını dün gibi hatırlıyordu.

Keşke kurye Göçer ile Şeyh Mahmut arasında olay anından önce bir trafik tartışması olmuş mu bakılsa diye düşündüm.Kamera kayıtlarının geriye doğru taranmasıyla bu olay açıklığa kavuşabilirdi. Dosyayı bilenlerden öğrendim ki maalesef böyle bir araştırma yapılmamış. Olay bu açıdan sorgulanmamış. Böyle bir araştırma belki de kaza sandığımızın bir cinayet olduğunu açığa çıkarabilir.

ARAP EMPERYALİZMİNİN BEDELİ

Adeta bir yılbaşı armağanı oldu. Galatasaray ve Fenerbahçe hem Suudilere hem de AKP iktidarına onur dersi verdi. Öyle ya Türkiye 80 senedir Amerikan emperyalizmini tartışıyor. Fakat aklımız almasa da bir Arap emperyalizmiyle de karşı karşıyayız. Limanların, otellerin, bankaların, enerji varlığının Arap sermayesine satılması yetmedi; kültür, dil, nüfus hatta dış politika Arap emperyalizminin tahakkümü altında. Üstelik bunlar sözde milliyetçi iktidarın kanatları altında yaşanıyor.

Gelelim futbola...

Kupa maçından beş gün önce ligde Fenerbahçe ile Galatasaray karşı karşıya gelmişti. Fenerbahçe ceza sahası içinde Icardi'ye yapılan hareket maçın önüne geçmişti. Maçı canlı yayımlayan BeIN Sport tartışılan pozisyonu yayımlamayı bir türlü beceremedi. Güntekin Onay ve Musa Çözen gibi tecrübeli isimler, laf arasında olayı yönetmenin yabancı olmasıyla açıkladı.

Malum Türkiye liglerinin yayın hakları da Katarlı kuruluşa satıldı. Bir zamanlar yayın hakkı için 500 milyon dolarların verildiği Türk liginin değeri günden güne düştü. TFF başkanı "2 yıllığına 2 milyar 200 milyon Türk Lirası'na anlaştık" diye açıkladı komik rakamı.

Meğer dünyada pek çok ülkede yayın yapan BeIN için Türk ligi önemini yitirmiş. Teşbihte hata olmaz, Türkiye'deki kurum, üst liglere geçmek için tecrübe kazanma alanı olmuş. Nitekim Fenerbahçe-Galatasaray maçının yönetmeni de Katarlı imiş. Türk liglerini tanımayan H. ismindeki yönetmen, kritik pozisyonu yayına aktarmaya gerek görmemiş. Haliyle günlerce konuşulan pozisyon canlı yayında atlanmış.

Mayıs seçimlerinde muhalefetin vaatlerinden biri lig maçlarını TRT'nin satın alması ve herkese açık kanaldan yayımlamasıydı. Seçim sonuçlarını bir de penaltı pozisyonuyla okumak lazım belki de...

SAVCIDAN DİLAN POLAT MESAJI

Size çok kez o savcıdan bahsettim. İstanbul Adliyesi'nde birçok kritik dosyalara bakıyordu. Gelgelelim başsavcı ile karşı karşıya geldi. Hakkında soruşturma açıldı. HSK'ye zehir zemberek bir dilekçe yazdı. Çağlayan Adliyesi'nde, hatırlı kişilerin, FETÖ'den casusluk soruşturmalarına kadar nasıl kurtarıldığını ifşa etti. Sonra Anadolu Adliyesi'ne sürüldü. Kamuoyu onu bu kez Dilan Polat dosyasıyla tanıdı. Derken oradan da ikinci kez Erzurum'a sürüldü. İtiraz etti, reddedildi. Savcı Gökalp Kökçü'den söz ediyorum. Meğer Gökalp Kökçü itiraz dilekçesinde ilginç şekilde Dilan Polat ve Adnan Oktar mesajı vermiş. O mesaj, dilekçesinde şöyle yer almış: