"Maya'nın annesi ve babası. 2019 yılında İstanbul'a hizmet ederken tanıştılar. 2024 Mayıs ayında hayatlarını sevgiyle birleştirdiler. Ancak ailenin zorlu bir sınavı vardı; Maya annesinin karnında 6 aylıkken babası onlardan uzaklaştırıldı, 2025 Temmuz ayında Maya dünyaya geldi. Her hafta annesiyle birlikte Silivri yollarına düştü, babasını ziyarete gitti ve onlara umut oldu."
Elimde bir kitapla geziyorum günlerdir. Pınar ve Ramazan Gülten böyle anlatılıyor ilk sayfasında. Sonra şu satırlar çıkıyor: "Avluma düşen bir kuş tüyü bize umut getirdi. Bu masal da o umudun hikâyesi. Maya ve tüm çocuklara..."
Ramazan Gülten'i biliyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi başkanı iken aylardır tutuklu olan isim. İnsanlığına, namusuna ve memleket aşkına onlarca insanın yakından kefil olduğu bir yurtsever.
Yine biliyorsunuz: Ramazan Gülten Silivri'de tutukluyken baba oldu. Kızı Maya'nın riskli doğumunda eşinin yanında olmak için hakkı olan izni rica etti ama kabul edilmedi.
İşte şu an elimdeki kitap, bu sürecin bir masalı. Baba Ramazan yazdı, anne Pınar resmetti. "Müjde Kuşu" adlı bu çocuk masalı Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından okurla buluşturuldu.
Uzaklardaki, yolları çıkmaz, gökyüzünün sadece küçücük bir avludan göründüğü Kapalı Kapılar Ülkesi'nde geçiyor bu masal. Orada yaşayan, ailesini çok özlese de o ülkeden çıkamayan insan ile bir yavru serçenin kurduğu dostluğu anlatıyor. Kızı Maya'nın doğumuna tanık olamayan babanın yerine, sevgiyi ve umudu taşıyan bir serçenin yolculuğunu aktarıyor.
Böylesi zorlu süreçlerde edebiyatın değerini bu köşede çok sık vurguluyorum. Ramazan Gülten de politik bir kitaptan ziyade sanatın gücüyle derdini aktarmayı seçmiş ve açıkçası altından da kalkabilmiş. Müjde Kuşu'nun son satırlarıyla bitiriyorum ben de köşeyi:

3