Yapay zekâ beni korkutuyor

Nicolas Cage, dünya prömiyerini eylül ayında Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yapan "Dream Scenario" (Rüya Senaryo) filminde başrolü üstlendi. Ünlü aktör sürreal komedide bir anda herkesin rüyalarına girmeye başlayan ve sosyal medyada viral olan Profesör Paul Matthews'u oynadı. Önce viral sonra hayatı altüst olan Paul'u canlandıran dünyaca ünlü yıldızla günümüz toplumunun yeni düzeninde sosyal medya ve teknolojinin etkisini konuştuk.

Oyunculuğunuzun farklı yönlerini gösterdiğiniz bir film "Dream Scenario" (Rüya Senaryo)... Bu filmde oynamanın en güzel yanları neler

- En güzel yanı filmin adı: Dream Scenario-Rüya Senaryo. En sevdiğim iki kelime bir arada; rüya ve senaryo. Birlikte kulağa çok güzel geliyor. Zaten sonra senaryoyu okuduğumda şimdiye kadar okuduğum en iyi beş senaryodan biri olduğunu düşündüm.

Diğer 4 senaryo hangileriydi

- 42 yılı aşkın süredir bu işi yapıyorum, diğerleri "Raising Arizona", "Leaving Las Vegas", "Vampire's Kiss" ve "Adaptation" filmleri... "Dream Scenario"yu okur okumaz 'bu filmi mutlaka yapmalıyım' dedim. Paul'u oynayacak yaşam deneyimine sahip olduğumu hissettim. Aslında Paul'e benzemiyorum, Paul gibi konuşmuyorum. Hepsi karakter için yapılan tasarımdı. Son zamanlarda seçtiğim işlerin daha kişisel olmasını istediğimi fark ettim. Önce "Pig" şimdi "Dream Scenario"... Yaşam deneyimini alabileceğim karakterleri oynamak istiyorum. Karakteri yüksek vitese geçirmek, değişik hisler arasında süzülürken gerçek hissi elde etmek için çok fazla rol yapmayı gerektirmeyen işlerde olmak istiyorum. Mesela filmde yayınladığım özür videosu sahnesinde gerçekten öyle hissettim.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Filmin mizah ve gerilim kombinasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz

- En iyi kombinasyon mu bilmiyorum ama en sevdiğim... Eğer korku ve komedi kombinasyonunu doğru bir şekilde yakalayabilirseniz ve hedef tahtasını vurursanız çok lezzetli oluyor. İzleyiciler için çok eğlenceli, benim için de çok eğlenceli...

BEN ÖĞRENCİYİM, HER ZAMANYENİ ŞEYLER ARIYORUM

Babanız profesördü, siz de bu filmde bir profesörü canlandırıyorsunuz. Bu mesleği gerçek hayatta yapma şansınız olsaydı insanları hangi konular hakkında eğitmek istersiniz

- Babam öğrencilerini seven, sanatı teşvik etme fikrinden ilham alan ve heyecan duyan bir öğretmendi. Sporu unut, eğer rekabetten bahsedeceksek aslında akademi dünyası çok rekabetçi, hem kendi aralarında hem de çalıştıkları üniversitede herkes birbirini alt etmeye çalışıyor. Babamın bu unsurdan kaynaklanan hayal kırıklığıyla mücadele ettiğini gördüm. Ancak öğrencileriyle ilişkisi her zaman mükemmeldi. Babamı gerçekten seviyorlardı, bu çok önemli. Paul'u iyi bir profesör olarak oynamak istedim, gerçekten öğrencilerle bağı kurmayı isteyen bir eğitimci... Öte yandan ben kendimi hayatta öğrenci olarak görmeyi seçtim, kendime asla usta ya da profesör demedim. Bir öğrenci gibi düşünmeyi ve olaylara öğrenci gözüyle bakmayı tercih ediyorum. Filmografime dikkatlice bakarsanız, macera filmleri de yaptım. İnsanların benim işim olmadığını söylediği şeyleri de yaptım. Belki bir şeyler öğrenirim diye düşündüm ve denemek istedim. Ben öğrenciyim, her zaman yeni bir şeyler arıyorum. Sanırım öğretebileceğim şey nasıl öğrenci olunacağı olurdu.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

İnternet ve sosyal medyadan önce büyümüş biri olarak, önce viral olarak inşa edilen sonra linç kültürünün kurbanı olan bir karakteri oynadınız. Bu yeni toplum düzeni hakkında neler düşünüyorsunuz

- 'Bilgi o kadar hızlı yayılacak ki hepimiz buhar olacağız' diye bir söz var. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum ama içgüdüsel sese sahip bir yanı var. Bilgi katlanarak hızlanıyor ve maalesef herkes kolektif bilinçsizliğine sahip. Teknoloji bunların sebebi... Ve teknoloji hâlâ gelişiyor ve bizimle birlikte burada kalacak ve hiçbir yere gitmeyecek artık.

OYUNCULUĞA İLKBAŞLADIĞIMDA SESİMİN KÖTÜ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORDUM

Karakteriniz Paul Matthews büyük bir entelektüel... Bu role hazırlanırken ilham aldığınız gerçek ya da kurgu karakter var mıydı

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

- Bence gerçekten düşünen sanatçılar ve insanlar bazen dışlanmış, normal kabul edilen davranışlara tam olarak uymayan, sosyal uyumsuzlar olma eğilimindeler. Akıllarında çok şey var ve farklı şeyler düşünüyorlar. Bazen bu insanlar keyif veren, heyecan veren harika insanlar olarak kabul edilir. Ve bazen de tam tersi olur. Yani iki ucu var ya sosyal açıdan uyumsuz derler ya da kabul edilebilirsiniz. Sanırım babam da biraz böyleydi... Konuşmayı ve düşünmeyi çok seviyordu. Bu sebepten sosyal iletişimde pek çok insanı kaybetmişti. Öğretirken değil, sosyal olarak. Ve bu sanatçılar için de geçerli olduğunu düşünüyorum.

Oynadığınız karakterler için farklı sesler yaratıyorsunuz, 'Vampire's Kiss'te de öyleydi mesela... Bu filmde Paul Matthews'un sesini nasıl çıkardınız

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

- Oyunculuğa ilk başladığımda sesimin kötü olduğunu, zayıf ve heyecan verici olmadığını düşünüyordum. Tüm kahramanlarımın çok farklı sesleri vardı. Cagney ya da Bogart gibi... Onların görsel imajdan daha fazla bağlanabileceğiniz sesleri vardı. Mesela "Vampire's Kiss"te karakteri yaratırken babamın sesini yapıyordum. Babam Orta Atlantik aksanıyla konuşurdu: 'Baba, sen İngiliz değilsin' derdim. 'Ben bir İngilizce profesörüyüm ve ayrıcalıklı konuşmayı seçiyorum' derdi.Ses, karaktere girmenin harika yollarından biri. Bu filmde biraz daha yumuşak bir sesle denemeler yapmaya başladım.