Resulullah'ın (s.a.v.) siyasî yönü

"Tevhid" ve "adalet", bütün peygamberlerin (as) ortak çağrısıdır. (Nahl/36, 90; Hadid/25)

Peygamberler tarihi; bir yönüyle de, "Hak-Batıl"/Adalet-Zulüm"/Tevhid-Şirk" tarafları/mensupları arasındaki mücadeleler tarihidir.

"Her peygamber, Allah'ın (cc) izniyle, kendisine itaat edilsin diye gönderilmiştir." (Nisa/64)

* Peygamberler, Allah'ın (cc) yeryüzündeki halifeleri/temsilcileri/vekilleridir. (Bakara/30)

* Bütün peygamberler; insanları, ancak/sadece tevhide/Allah'a kulluğa/itaat etmeye, tağutlara itaatten de kaçınmaya çağırmışlardır. (Nahl/36)

"Hilafet; bütün yetkileriyle bir bütündü. Hz. Hüseyin (r.a)'den itibaren maddi/siyasi ve manevi/ahlaki olarak ikiye ayrıldı." (Ahmed er-Rûfai (K.S))

Resulullah'ı (sav), dünyayı teşrifinin yıl dönümünde "her yönüyle doğru anlamaya" çok muhtacız. İlahi mesajlar, yeryüzünde adaletin sağlanması için gönderilmiştir. (Hadid/25, Nahl/90) Zulmün egemenliğinin karanlığında, öncelikle zulmün önlenmesine (cihada), sonra da adaletin sağlanmasına ihtiyaç var. O (sav) Biz Müslümanlar için hem halife hem de her işte önder, örnek ve rehber konumundadır. Şayet zamanımızda bizzat veya sünnetiyle yaşıyor olsaydı, GAZZE vahşetine karşı, sadece "dua ve oruç" tedbir ve tavsiyesiyle yetinir miydi Yoksa zulmü önlemek, mazlumları kurtarmak için derhal ordu mu gönderirdi D-8 canlı olsaydı, Ortadoğu bugün, böyle mi olurdu

İslam'ın/tevhidin başında/öncelikle tağutların/zulümlerin reddi, inkârı (la ilahe) yok mu Ve müminler Allah (cc) yolunda, kâfirler de tağutlar yolunda/uğrunda savaşırlar. Siz de tağutun/şeytanın taraftarlarıyla savaşın. (Nisa/76)

"Ebu Cehil, kavminin Firavunu'dur." (sav). Peygamberler; bozulan/zulüm düzenlerine karşı, hak/adalet düzeni için mücadele etmişlerdir. Son peygamber (sav) ile, önceki peygamberlerle inşası devam eden İslam dini/düzeni "nimeti" bütün hükümleriyle/yönleriyle tamamlanmış oldu. (Maide/3) Böylece, son Peygamber (sav) son İlahi mesajlara uygun olarak hak ve adalet temelinde bir "saadet" düzeni kurmayı başararak, belki de yeryüzünün en büyük inkılâbını gerçekleştirebilmiştir, Allah'ın (cc) yardımıyla. Zulmün karanlığındaki dünya, tevhid nuruyla aydınlanmış ve bin yıl adaletle yönetim sağlanabilmişse de, son iki yüz yıldır, tevhidden tedrici olarak sapılması, uzaklaşılması (Taha/123-124) nedeniyle dünya tekrar zulmün karanlığına gömülmüştür. Ve insanlık; belki de Batı'dan doğacak "tevhid güneşi" ile tekrar aydınlanacağı saadet günlerini beklemede. Müjdesi var; kıyametten önce, yeniden hilafetle bir adalet/saadet dönemi yaşanacak." (sav) Biz de Hz. İsa (as)'nın semadan ineceğine, Hristiyanların da Müslüman olacağına inanıyoruz; heyecanla beklemedeyiz.