Devlet başkanlarına nasihatler

Allah-u Teala; elçileri ve kitapları aracılığıyla, tüm insanlara dünyada ve ahirette güzel bir hayat sürebilmesi için hidayet, adalet ve saadet yollarını lutfen bildirmiş; bizi bu yolu kendi özgür irademizle seçmeye çağırmıştır. Bu hak, doğru mesajının adı İslâm'dır. Allah (C.C.) katında tek hakgeçerli din İslâm'dır.(Âl-i İmran19, 85, Maide3) İslâm; Müslümanlar için hem yol, hem düzen, hem de hayat tarzıdır. "İslâm; Allah Teâlâ'yı tazimsaygı ile yarattıklarına şefkat ve merhamettir." "İslâm; hem ahlâk hem de hukuk disiplinidir." Hem Allah Teâlâ ile hem de tüm yaratıklarlaevrenle, bitki, hayvan ve insan ilişkilerini kuşatır, düzenler. İslâm dini; itikat (inanç, akait), ibadet, muamelat (hukuk sistemi), ukubat (cezalar) ve ahlâk esaslarıyla bir bütündür. Bunlardan biri çıkartıldığında ona İslâm demek mümkün değildir. pushfn('ads'); İslâm bilginleri İslâm'ı büyük bir meyve ağacına benzetirler. Ağacın kökleri iman ve itikadı, gövdesi ibadet ve muamelatı (hukuk), budanmasını ukubatı, meyvelerinin de güzel ahlâkı temsil ettiğini söyleyerek, iman-ahlâk bütünlüğünü göstermişlerdir. "İnsanların hayırlısı, onlara hizmet edendir" (S.A.V.). "Siyaset de topluma hizmet ilim ve sanatıdır." Nasihat, insanları doğru yola, kişiye faydalı olan şeylere, zararlı olanlardan kaçınmaya, Yaratıcı önünde samimi olmaya bir çağrıdır. "Din, nasihattir" hadis-i şeriflerinde Resulullah (S.A.V.): "Hem Allah (C.C.) için, kitabı için, Resulü için, mümin yöneticiler ve Müslümanlar için!" buyurmuş. Âlimler, yöneticiler için nasihati de, onlara karşı gelmemek, hak olan işlerde onlara yardımitaat etmek, yanlışlarını da güzel bir yolla düzeltmeye çalışmak, bilmedikleri konularda onları uyarmaktır, şeklinde açıklamışlardır. Mustafa Bilgen hocamızın "İslâm Toplumunda Siyaset Ahlâkı" adlı eseri, "Devlet başkanlarına öğütler" anlamında önemli ve özet bilgileri de kapsamaktadır. Biz de, bu eserden iktibaslaralıntılar paylaşmayı yararlı ve gerekli gördük. pushfn('ads'); Siyasetçiye Altın Öğütler: Hz. Peygamber'in (S.A.S.) siyasetçiye öğütleri: Resulullah (S.A.V.) amcası Abbas (R.A.) ile Ebu Zer'in (R.A.) memuriyet taleplerini, ehil bulmadığından kabul etmemiştir. Yönetimde; kabile üstünlüğü, soyluluk, zenginlik veya sınıf değil, inanç ve değerleri, ehliyeti esas almıştır. Resulullah (S.A.S.), toplumun çekirdeği olan aile reisliğinden devlet başkanlığına kadar bütün yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin olarak şöyle buyurdu: "Allah (C.C.) bir millete hayır murat ettiğinde, onların yönetimini yumuşak (iyi) kimselere, mallarını da cömertlere verir." "Hepiniz birer (koruyucu) muhafızsınız. Hepiniz ellerinizin (idarenizin) altındakilerden sorumludur. Devlet başkanı bir muhafızdır ve tebaasından (vatandaşlarından) sorumludur..." "İçinizdeki zayıfın hakkı, kolayca, kuvvetlisinden alınamayan bir toplum, hiçbir zaman güçlenemez." "Günah işlemesi emredilmedikçe, hoşlansa da hoşlanmasa da dinlemek ve itaat etmek, Müslüman bir kişinin görevidir. Eğer kendisine günah emredilirse dinlemek ve itaat etmek yoktur!" "İnsanlar kötülüğe engel olmazlarsa, Allah onlara genel azap gönderir." "Bana, insanların en sevgilisi ve kıyamet gününde mekân bakımından en yakın olanı, adaletle hükmeden başkandır. Kıyamet gününde bana insanların en sevimsizi ve en fazla azap görecek olanı ise zalim idarecilerdir." "Allah (C.C.) rüşvet verene de, alana da lânet etti." "Kim insanların bir işini üstlenir de zayıf ve güçsüzlerle arasına engeller koyarsa kıyamet günü de Allah onun önüne engel çıkarır." "Kim Müslümanların işini üstlenir de sonra yoksullara, haksızlığa uğrayanlara ve ihtiyaç sahiplerine kapısını kapatırsa Allah da onun ihtiyacına karşı rahmet kapılarını kapatır." "İhtiyacını ulaştıramayan kimsenin ihtiyacını bana ulaştırın. Kim ihtiyacını ulaştıramayan kimsenin ihtiyacını bir yöneticiye ulaştırırsa, Allah kıyamet günü onun iki ayağını sabit kılar." "...Bir de (haksızlık yapıp) mazlumun bedduasını almaktan sakın! Zira gerçek şudur ki Allah ile mazlumun bedduası arasında hiçbir perde yoktur." pushfn('ads'); "Kuşkusuz âdil kişiler (kıyamet günü) Allah katında nurdan minberler üzerinde bulunacaklar. Onlar hükümlerinde ve ailelerinde ve yönetimlerini üzerine aldıkları kimselere karşı adalet gösterirler!" "Yöneticilerinizin hayırlıları o kimselerdir ki siz onları seversiniz, onlar da sizleri... Siz onlara dua edersiniz onlar da sizlere. Yöneticilerinizin şerlileri de şu kimselerdir ki siz onlara onlar da size buğzederler. Siz onlara onlar da size lanet okurlar..." Hz. Ebubekir (R.A.): "En hayırlınız olmadığım halde, arzu etmediğim bu görevi bana verdiniz. İyilik yaptığımda bana yardım ediniz. Kötülük yaptığımda bana yol gösteriniz. Ben Allah 'a ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe bana itaat ediniz. Yoksa itaat etmeyiniz." Hz. Ebubekir (R.A.) Hz. Ömer'e (R.A.): "Üzerindeki farz görevleri eda etmedikçe, yapacağın hiçbir nafile ibadet kabul olmaz." "Bil ki, sen Allah'tan korktuğun müddetçe onlar da senden korkacaklardır. Sen doğru olduğun müddetçe onlar da senin yolunda doğruluğa devam edeceklerdir..." Hz. Ömer (R.A.): "El-Hüzeli, Hasan-ı Basri'den naklen şöyle anlattı: Bir adam geldi, Hz. Ömer'e, 'Allah'tan kork ey Ömer' dedi ve sözünü uzattı. Bunun üzerine orada bulunan birisi adama, 'Sus! Emire'l Mü'minin'e karşı fazla konuştun' dedi. Hz. Ömer (R.A.) şöyle dedi: Bırak onu konuşsun! Eğer biz onların doğru sözlerini kabul etmezsek bizde hayır yoktur." Hz. Ali (R.A.): "Kendin için nasıl Allah'ın (C.C.) affını, hoşgörüsünü, müsamahasını istersen, sen de onlara affını ve müsamahanı geniş tut, esirgeme!" "Kendini beğenme; hiddetine gazabına, eline, diline hâkim ol; yüzüne övülmeyi isteme." "Korkak, cimri ve ihtiraslı kimseyle istişare yapma." "Halkın kusurunu ört ki, Allah (C.C.) da senin sırlarını gizlesin." "İyilerle kötüleri eşit tutarsan, iyiler iyilikten soğur, kötüler de daha çok cesaretlenir." "Bu din kötülerin elinde esir oldu. Onun adına istenilen yapılıyor ve onunla dünyalık elde etmeye çalışıyorlar." "Yüce Yaratıcı, her zorbayı alçaltır ve her kibirliyi hakir eder (küçültür) bırakır." "Nefsine karşı cimrilik, adalettir." "Dünyada zulüm kadar Allah'ın (C.C.) lütfunu tebdil eden (değiştiren), kahrını çabuklaştıracak bir şey olamaz." "İhtiyaç sahiplerinden en fakirleri için, sırf kendileriyle meşgul olacağın bir zaman ve yer ayır. Ve hepsiyle beraber otur da seni yaratan Allah'ın (C.C.) rızasını kazanacak bir alçakgönüllülük göster. Sonra askerini, yardımcılarını, muhafızlarını, zabıta memurlarını yanlarında bulundurma ki, söylemek isteyen çekinmeden derdini dökebilsin. Ben Peygamber