28 Şubatın ?sır CDsi 2007de hazırlanmıştı

"Hastaneden cezaevine gönderilmemiz ölüm fermanı olur."

Bu cümleyi, 980 gündür cezaevinde yatan 28 Şubat hükümlüsü Çetin Doğan Paşa'nın eşi Nilgül Doğan kurdu. Dün, Nilgül Doğan kamuoyunu bilgilendiren bir açıklama yaptı. Açıklamanın ardından Doğan'la Çetin Paşa'nın son durumunu öğrenmek için bir görüşme yaptım. Dedi ki:

"Kan tahlili yaptılar ve çıkacak sonuca göre karar verilecek. Değerleri iyi çıksa bile buradan cezaevine gönderilmesi ölüm fermanı olur. Çünkü tek başına, cezaevinde yaşaması olanaksız. Çetin, İzmir F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda 29 Şubat 2024 tarihini 1 Mart 2024'e bağlayan gece ölümden döndü. Tek başına tutulduğu hücresinde aşırı yüksek tansiyon kaynaklı bilinç kaybı yaşamadan almayı başarabildiği dilaltı hapları sayesinde acil çağrı butonuna ulaşabilmiş, akabinde cezaevi yetkilileri tarafından hastaneye ulaştırılması tam üç saat sürmüş. Sürekli bir doktorun ve ambulansın dahi bulunmadığı cezaevinde kronik ve yaşamsal risk teşkil eden hastalıkları olan 84 yaşındaki bir kişinin yaşam hakkını teminat altına alacak sağlık koşulları kesinlikle mevcut değil. Yürümekte dahi zorlanan eşimin hastaneden cezaevine geri gönderilmesiyle, göz göre göre ölüme gönderilmesi arasında hiçbir fark yoktur."

Nilgül Doğan'ın açıklamasında da var.

Çetin Doğan'ın hayati risk teşkil eden sürekli hastalık hali ve kocama durumu tam bir sene önceki (5 Nisan 2023 tarihli) Adli Tıp Kurumu raporu başta olmak üzere çok sayıda resmi ve hususi rapor ile tespit edildi. Doğan diyor ki: "Buna rağmen, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere devletin ilgili kurumlarının (Adalet Bakanlığı, Kamu Denetçiliği Kurumu) ve Anayasa Mahkemesi'nin bilgisi dahilinde, her geçen gün ölüme bir adım daha yaklaşmaktadır. Devletin bu kurum ve kuruluşları nezdinde Çetin'in anayasal haklarının tecellisi için yaptığımız başvurularımıza, Çetin'in sağlık durumunun aciliyetine rağmen maalesef bugüne kadar nihai bir karar verilmiş değildir."

Sadece Çetin Doğan değil.

28 Şubat soruşturması kapsamında müebbet hapis cezasına çarptırılan 5 emekli general hakkında Adli Tıp Kurumu tarafından verilen "Kocamışlık" ve "Hastalık" raporlarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalamadığı için tahliyeleri gerçekleşmiyor.

Mahkemedeki o savunma

28 Şubat döneminde, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda, NATO Plan Subayı olarak görev yapan emekli Albay İsrafil Aydın, dava sürecinde yaptığı savunmayı ve taleplerini içeren dokümanları benimle paylaştı.

Önce kısa bir bilgi:

28 Şubat soruşturmasının dayanağı olarak gösterilen ve Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "delil" olarak kabul ettiği 5 No'lu CD, DVD ve belgeler, Ahmet Yılmaz isimli bir kişi tarafından 19 Aralık 2011'de Fetullahçı olduğu iddiasıyla TSK'dan ihraç edilen göz doktoru Tamer Tatar'a kargo ile gönderildi. Tatar, 20 Aralık 2011'de kargoyu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda Savcı Hüseyin Ayar'a iletti. Ayar da bu belgeleri şimdi FETÖ'den firari olan eski Başsavcıvekili Fikret Seçen'e teslim etti. Seçen de 21 Aralık 2012'de belgeleri Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili'ye özel kurye ile gönderdi.

Ve geliyoruz can alıcı noktaya...

Albay İsrafil Aydın'ın mahkeme tutanaklarına da geçen ve 1 Şubat 2018'de yapılan bu savunmada CD5'in nasıl hazırlandığını masaya yatıralım:

"... CD5, 2007 yılında, Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Komutanlığı saymanlığı vasıtası ile piyasadan temin edilerek boş ve üzerinde Genelkurmay anteti olmaksızın, İkmal Başçavuş Hüseyin A. tarafından, imza karşılığında yine Destek Kıtalar Komutanlığı Personel Kısmında görevli olan, Personel Başçavuş Mahmut K.'ya teslim edilmiştir.