Taksimle ilgili gerçek bir tehlike açıklanmadı

"... Somut olaylarda idarenin yasaklama ve dolayısıyla müdahale gerekçelerinden biri, İstanbul'da yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşleri alanları içinde Taksim Meydanı'nın yer almamasıdır. Ancak toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlenmesindeki hedeflenen amaçlara ulaşabilmesi için mekânın önemi gözetildiğinde mekân seçme serbestîsinin kategorik olarak yasaklanması Anayasa bakımından kabul edilemez bulunmuştur."

Önümde Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 12 Ekim 2023 tarihli kararı duruyor. DİSK'in önceki gün sendikalar ve odalarla yaptığı ortak açıklamada dile getirdiği "Bir elimizde karanfiller diğer elimizde Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile Taksim Meydanı'na yürüyeceğiz. Herkesi Taksim'de olmaya davet ediyoruz" cümlesinde geçen 'Anayasa Mahkemesi'nin kararı'nı okuyorum.

AYM altı ay önce dedi ki:

Başvurucular (DİSK) -kendi beyanlarına göre- 1 Mayıs 2014 ve 1 Mayıs 2015 tarihlerinde Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarını İstanbul Taksim Meydanı'nda gerçekleştirmek üzere yürüyüşe geçmiştir. Ancak kortejin önü meydana çıkan yollara konuşlandırılan kolluk güçleri ve toplumsal olaylara müdahale araçlarıyla kesilmiştir. Başvurucular toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak isteyen birçok kişinin gaz bombası, plastik mermi ve tazyikli su kullanımı nedeniyle yaralandıkları iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikayette bulunmuştur. Başsavcılık, şikayet edilen üst düzey kamu görevlileri hakkında 2014 ve 2015 yıllarındaki iki şikâyet için de kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararlara yapılan itirazlar sulh ceza hakimlikleri tarafından reddedilmiştir."

1 Mayıs İşçi Bayramı 32 yıl aradan sonra 2010'da Taksim Meydanı'nda kutlanmıştı.

Reddedilen itiraz üzerinde DİSK, "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü etkinlikleri çerçevesinde Taksim Meydanı'nda yapılmak istenen gösteri yürüyüşünün engellenmesi, müdahale sırasında kolluk görevlilerinin orantısız güç kullanması ve bu olaya ilişkin yürütülen soruşturmanın etkili olmaması nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini" iddia etti ve konu AYM'ye taşındı.

Mahkeme başvuruyu değerlendirdi ve şu kararı verdi:

Sembolik bir değeri olan Taksim Meydanı, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ile bağlantılı ele alındığında başvurucular, diğer sendikalar ve işçiler nezdinde öneme sahiptir. Bu nedenle işçi ve sendika kültürünü oluşturan yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı, yalnızca 1 Mayıs günü orada bulunanların dayanışmasını değil aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı'nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için orada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı ile özdeşleşmesi nedeniyle anılan mekânın sınırlanması aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olabilecektir."

"Mekan seçmenin yasaklanması kabul edilemez"

AYM, "Taksim Meydanı emekçilerin ortak hafızasının varlığı" tespitini yaptı ve ekledi:

"Somut olaylarda idarenin yasaklama ve dolayısıyla müdahale gerekçelerinden biri, İstanbul'da yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşleri alanları içinde Taksim Meydanı'nın yer almamasıdır. Ancak toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlenmesindeki hedeflenen amaçlara ulaşabilmesi için mekânın önemi gözetildiğinde mekan seçme serbestisinin kategorik olarak yasaklanması Anayasa bakımından kabul edilemez bulunmuştur.

"Başvurulara konu olaylarda gösteri yürüyüşleri henüz başlamadan kolluk güçlerince müdahale edilmiştir. Düzenlenen tutanak ve belgelerde, etkinliklerin bazı faaliyetlerin aksamasına neden olduğu, kamu düzenini bozduğu veya alınan güvenlik önlemlerini zaafa uğrattığı yönünde herhangi bir değerlendirme