Fenerbahçeyi üç haftada ayağa kaldırdım! Çocuklar ağlamasın ve şampiyon olalım

Dün sabah... Kongre sonrası Aziz Yıldırım'ı aradım.

Dedi ki:

"Kızımla, eşimle kahvaltı yaptım birazdan da işimin başına geçeceğim. Ama herkes şunu bilsin: Kongre sürecinde Fenerbahçe'yi üç haftada ayağa kaldırdım. Galatasaray'ın şampiyonluğu unutuldu. Ölü toprağı üzerimizden kalktı, Mourinho'yu kazandırdım. Fenerbahçe'ye yaptığım büyük hizmettir bu. Artık görev yönetimindir. Çocuklar ağlamasın diye şampiyon olmalılar. İleri zamanlarda bazı uyarılarım olacak bunları da anlatacağım."

Evet... Fenerbahçe'yi 20 yıl yöneten altı yıl sonra yeniden aday olan Yıldırım'ın seçim sonrası ilk sözleri buydu.

Bir arkadaşım "Fenerbahçe'deki seçim, 14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden daha fazla konuşuluyor" demişti kongre öncesi. Haklıydı!

Fenerbahçe'nin Türkiye Cumhuriyeti için önemi ve anlamı hafta sonu yaşanan Aziz Yıldırım-Ali Koç yarışmasında bir kez daha öne çıktı. Son söyleyeceğimi baştan söylemek istiyorum: Kazanan Fenerbahçe oldu, demokrasi oldu.

Ben de bir gazeteci, aynı zamanda Fenerbahçe kongre üyesi olarak özellikle Aziz Yıldırım cenahında yaşananlara tanık bir isim olarak izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım. Bu arada seçim sonrası Ali Koç'un Aziz Yıldırım'ı seçimi takip ettiği odada ziyaretine de tanıklık ettiğimi aktarayım.

Birincisi; 20 yıl Fenerbahçe'yi yöneten Aziz Yıldırım, altı yıllık Koç yönetimine karşı neden aday oldu Bu sorunun yanıtı şuydu: "Hiç niyetim yoktu. Keyfim yerindeydi. Ama Fenerbahçe'de bazı sıkıntılar var onları gördüm. Bir şeyler yapmamız lazım. Ne yapacağız Arkadaşlarıma 'biriniz aday olun, o şekilde yürüyelim' dedim. 'Sen varken aday olmayız' dediler. O yüzden mecbur kaldım. Çünkü 20 sene başkanlık yaptım. 6 sene lig şampiyonu olduk hem de zor günlerde. 20 sene idare ettik."

İkincisi; özellikle Yıldırım herkesin beklediğinin aksine çok sakindi. Bunun da nedenini zaman zaman yaptığımız sohbetlerde "Bak Aytunç, benim Fenerbahçe'den bir beklentim yok. 20 yıl yönettim kulübü ve arkadaşlarımla birlikte sayısız başarılara imza attık. Altı yılda yaş aldık. Fiziki anlamda da değiştim. Bu arada gözlemledim Fenerbahçe'yi ve çubukluyu birleştirmek herkesin göreviydi ve ben de buna soyundum" diye anlattı.

Üçüncüsü; "Çocuklar ağlamasın" vurgusu. Bunun da yakından tanığıydım. Hep şu cümleyi kurdu: "Ya çocuklar yenilgilerden sonra okula gitmek istemiyor. Benim de kızım, torunlarım yaşıyor bu duyguyu. 25-30 milyon taraftarı olan büyük bir camiayı ama en çok çocuklar etkileniyor. Bunu da değiştirmeliyiz."

Bir anda "ekrana çıkacağım" dedi

Ve en son Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un kongre günü, cumartesi günü yaptığı konuşmasında şu cümleler kritik oldu: "Sayın başkan çok geç değil, saat 5'e geliyor, haydi bu akşam çıkalım... Tarihte son kez bu teklifi yapıyorum; istiyorsanız istediğiniz yerde buluşalım ve konuşalım. Ben söyleyemediklerimi yüzünüze bakıp söylemek istiyorum. Söz konusu Fenerbahçe'nin menfaatlerinde birleşmeyse affedilmeyecek hiçbir şey yoktur. Bu camia birbiriyle uğraşmaktan yoruldu, hep rakipler sevindi. Sen ben değil Fenerbahçe için birleşme zamanı."

Bu cümlelerden sonra Aziz Yıldırım'ın kararı ne olacaktı Seçim karargahında yöneticileri topladı ve "Ali Bey'le ekrana çıkacağım" dedi. O anları yaşayan biri olarak herkes şaşkınlık içindeydi. Ama sonuçta Yıldırım bu kararı almıştı ve Koç'u aradı. O dakikalarda seçim ofisinden şu açıklama yapıldı:

"Sayın Başkan Ali Koç'u aradım. Kendisinin seçeceği bir ulusal kanalda, baş başa, moderatörsüz bir şekilde kendisiyle konuşabileceğimizi ilettim. Kendisinin seçeceği bir ulusal kanalda bu akşam canlı yayına çıkacağız."

Bu açıklama medyaya düştükten sonra biliyorum, Aziz Yıldırım'ın iletişim başkanı Necati Mete'nin telefonları durmadı. Tabii ki "Bizim yayınımıza çıksın" talebiydi aramalar. Cumartesi akşamı saat sekizdi bu açıklamanın yapıldığı saat. Yaklaşık iki saat süren karşılıklı görüşme trafiği sonucunda kanal isminde ve moderatör konusunda anlaşma sağlandı.

Peki Aziz Yıldırım neden böyle bir karar aldı O dakikalarda dedi ki: "Ben geçmişi konuşmayacağım. Ali Koç bir konuşma yapmış. Enteresan bir çağrı yapmış. Anti-Fener lobisinden dolayı Fenerbahçe başarılı olamıyor. Beraber mücadele edelim demiş. Bu isteği doğrultusunda Ali Bey ile konuşmak istedim. Ben bunu söyledim, sen bunu söyledin, geçti. Geçmişi bırakalım, bahsetmeyeceğim demiş. Biz de bahsetmeyeceğiz. Kapattık."

Ve ekran kararı alındıktan sonra Türkiye saat 23'e kilitlendi.

Gelen tepkileri görünce arkadaşımın sözü bir kez daha geldi aklıma: "Bu seçim 14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden daha fazla konuşuluyor." Canlı yayının tüm rekorları kırdığını görünce de bu tespitin ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çıktı. O canlı yayında aslında Fenerbahçe'yi birleştiren an yayın başladığında Aziz Yıldırım'ın ayağa kalkıp "Haydi öpüşelim" diyerek Koç'a doğru hamlesi ve sarılma anı. İşte o an bütün gerilimi aldı ve kongre öncesi yaşanan gerginliği unutturdu. Ki bu "buzları eritme" kararını da öncesinde almıştı Yıldırım. Milyonların izlediği yayının ardından gece bir aradaydık Aziz Başkan'la. Ağzından şu cümle çıkıyordu: "Birlik olalım, Fenerbahçe bunu hak ediyor. Tek isteğim bu."