İngiliz tiyatrosunun iki Elizabeth arasındaki seyir defteri

İngiliz tiyatrosu, Rönesans döneminden günümüze, dünya düzeyinde öncü konumundadır. Sanattaki yeniliklere açık olan bu kültürde, "yeni olan" gündeme alınırken hep özgün ve özgür bir anlayış sürdürülmüş, dolayısıyla tiyatro sanatı da farklı akımlardan körü körüne etkilenmektense, benimsenen akımları var olan kültür birikiminin imbiğinden geçirerek yeni birer etki alanı yaratmayı başarmıştır. İşte bu nedenle, geçmişteki pek çok kaynaktan yararlanmış olmasına karşın, Shakespeare'in kimden ve neden etkilendiği değil, tiyatroyu dünya düzeyinde nasıl etkilediği tartışma konusudur.

İngiliz eleştirmen-yazar Alex Sierz'in Lia Ghilardi ile birlikte yazdığı "Zaman Yolcusunun İngiliz Tiyatrosu Rehberliği" başlıklı kitap 2023'te Mitos-Boyut Yayınları'ndan çıktı. Çevirisini Dr. Mesut Günenç ile Samed Zıngıl'ın yaptığı 296 sayfalık bu çalışma İngiliz dili ve edebiyatı öğrencilerine üniversite yıllarında, tiyatro meraklılarına da yaşam boyu dostluk edecek gibi görünüyor.

İNGİLİZ RÖNESANS TİYATROSU

Kitap, İngiliz tiyatrosunu çeşitli dönemlerine yakından tanıklık etmiş "rehberler" aracılığıyla 400 yıllık bir yolculuğa çıkarıyor okurunu. Söz konusu 400 yıl, I. Elizabeth'in tahta çıktığı 1550'lerden, II. Elizabeth'in tahta çıktığı 1950'lere dek uzanıyor.

Yazar Sierz İngiliz tiyatrosunu sekiz döneme ayırarak inceliyor. Tiyatronun İngiltere'deki ana serüveni, sekülerprofesyoneltecimsel tiyatronun, dinsel geleneklere bağlı amatör tiyatronun yerini aldığı İngiliz Rönesansı aşamasında başlayarak bizi öncelikle Shakespeare dönemiyle buluşturuyor. Oxford ve Cambridge üniversitelerinden mezun soyluların Kraliçe Elizabeth'in gözüne girmek için yazdıkları oyunlarla yepyeni bir gelenek oluşurken soylu ve üniversiteli olmayan Shakespeare'in rakiplerini hızla sollayarak öne geçtiği "altın çağ"a ulaşılıyor. Seyirlik kültürü daha önceki dönemlerde de gelişmiş olan İngiliz halkı bu dönemde tiyatrosuna sıkı sıkıya sahip çıkmaktadır. Seyirci tiyatroyla bütünleşmiştir ve bu birliktelik günümüze de uzanacaktır.

Elizabeth dönemi tiyatrosunun ardından, pek de parlak olmayan Jakoben dönemi tiyatrosu gelir. Bir sonraki hareketli aşama ise 17. yüzyılda Fransız etkisiyle klasik kuralları kucaklayan, Shakespeare'in başlattığı "esprili söyleşim" geleneğini başarıyla değerlendiren, en önemlisi, kadın oyuncuların ilk kez sahneye çıktığı "Restorasyon Dönemi"dir. Tiyatronun "edebe aykırı" olduğu düşüncesinin ortaya atıldığı bu dönemecin ardından, bir yandan "esprili söyleşim" geleneğini sürdürürken öte yandan "ahlak ilkeleri"ne sıkı sıkıya bağlı, yüzünü yavaş yavaş "melodram" anlayışına çeviren 18. yüzyıl tiyatrosu, sonra Naiplik dönemi ve "gerçekçi" akımla buluşmaya hazırlanan Viktorya dönemi tiyatrosu gelmektedir.