"Sınır Tanımayan Braille"

Merhabalar sevgili okurlar.

Bugün Sizler' le varlığını yeni öğrendiğim bir organizasyonla ilgili bilgileri paylaşmak istiyorum. Bu beynelmilel organizasyonun orijinal adı "Braille Without Borders" (BWB). Adını "Sınır Tanımayan Braille" olarak Türkçeleştirdiğim bu organizasyonun misyonu; gelişmekte olan ülkelerde görme engellilere, öncelikle Braille sistemini öğreterek, ümit vermek ve onların pratik becerilerini geliştirmek. Söz konusu ülkenin dilinde hazırlanmış Braille alfabesinin var olmadığı durumlarda ise, BWB önce bunu oluşturuyor. "Sınır Tanımayan Braille" in kurucuları, Sabriye Tenberken ve Paul Kronenberg.

Şimdi Sizler' e, bu iki kurucudan biri olan Sabriye Tenberken' i biraz tanıtmaya çalışacağım.

Kimi engelli kişiler öyle yeteneklere ve başarma azmine sahip oluyorlar ki, yalnız yakın çevrelerinin değil, büyük bir kitlenin kahramanı ve lideri haline geliyorlar. Sabriye Tenberken' in öyküsü de işte bunun en güzel örneklerinden biri.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Almanya'nın Bonn şehrinde 1971 yılında dünyaya gelen Sabriye, 2 yaşındayken görme bozukluğu yaşamaya başladı. Doktorlar "retina dejenerasyonu" teşhisi koydular ve görme yetisinin on yıl içinde giderek kaybolacağını haber verdiler. Bunun üzerine anne ve babası, önlerindeki bu kısa süre içinde ona dünyayı tanıtmaya çalıştılar. Müzeleri gezdirerek, bol bol seyahat ettirerek tüm renkleri zihnine kazıdılar.

Sabriye önceleri görme yetisinin kaybını başkalarından ve özellikle okul arkadaşlarından gizlemeye çalıştı. Ancak bunda başarılı olamadı ve arkadaşlarının alaylarına ve kötü davranışlarına katlanmak zorunda kaldı. Bunlar onun moralini bozduğu için ailesi onu görme engellilerin pratik eğitimini sağlayan bir okula gönderdi. Sabriye burada ata binmeyi, yüzmeyi, rafting yapmayı, "Braille" alfabesini ve hepsinden önemlisi, kendine güvenmeyi öğrendi. Nihayet, herkesten biri olmuştu; arkadaşları vardı ve oldukça mutluydu. "Çirkin ve kör olabilirim, ama beynim var; çok şey başarabilirim." diyordu.

13 yaşında görme yetisinin tamamını yitiren Tenberken, 8. sınıftayken uygulamalı ders olarak gittikleri bir müzede Tibet tarihi, dini ve gelenekleri ile tanıştı. Bu deneyim onu öylesine etkiledi ki, Tibet'e gidip orada körler için bir okul kurmayı düşlemeye başladı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Sabriye, hayallerini gerçekleştirme yolundaki ilk adımını Bonn Üniversitesi'nde Orta Asya Bilimleri dalında lisans eğitimi alarak attı. Yüksek lisansını ise Tibetoloji alanında tamamladı. Ancak kör olduğundan, Tibet dilindeki ders notlarını okuyabilmek için bir yol bulması gerekiyordu. Almanca metinleri "Braille" alfabesine çeviren bir makinesi vardı, ama Tibet metinlerinden "Braille" yaratacak hiçbir sistem yoktu. O da yalnızca kendi kullanımı için ve kendi yöntemleri ile Tibet dilini "Braille" alfabesine çevirdi. Sonraları bu, Tibet'in resmi "Braille" alfabesi haline geldi.

1997 yılında, 26 yaşındayken, etrafındaki herkesi dehşete düşürerek, tek başına Çin'e gitti. Orada aldığı yoğunlaştırılmış Çince eğitiminin ardından, 2,6 milyonluk nüfusunun 30 binden fazlasının kör olduğunu öğrendiği Tibet'e geçti. Tibet'te karşılaştığı durum, Sabriye'yi dehşete düşürdü. Görme engelli kişiler izole edilmekte, horlanmakta, bazen dövülmekte veya terkedilmekte ya da sokaklarda dilenmeye zorlanmaktaydılar. Görmezliğin kötü kaderin bir nişanı kabul edildiği Tibet'te, körlerin hemen hemen hepsi asosyal ve eğitimsizdi. Sabriye, ikisi Tibetli olan üç arkadaşıyla, at sırtında köyden köye dolaşmaya başladı. Köylüler onun ilk kez at sırtında köylerine geldiğini gördüklerinde, görmez olduğuna inanmayı reddettiler. Ancak o, yılmadan, onlara görmez olmalarına rağmen çocuklarının da ata binebileceklerini, okuyup yazabileceklerini anlattı. Ve sonunda onların güvenini kazanmayı başardı. Hatta bir Tibetli Sabriye'ye