Şiddet, hem dünyada hem de Türkiye'de giderek artıyor

Merhabalar sevgili okurlar.

Toplum Çalışmaları Enstitüsü, yeni nesil zihinleri fikrî üretime teşvik ederek Türkiye'nin birikimine anlamlı katkılar yapmak amacıyla 9 Eylül 2024'te Ankara'da kuruldu. Bağımsız bir düşünce kuruluşu olarak konumlanan Enstitü bünyesinde; Siyaset, Dış Politika, Ekonomi, Şehircilik, Hukuk ve Adalet ile Dijital Dönüşüm ve Girişimcilik direktörlükleri bulunuyor. Enstitü; odaklandığı alanlarda kronik sorunları önceleyerek saha araştırmaları, raporlar, paneller, konferanslar ve yayınlarla politik karar alıcılara ve kamuoyuna nitelikli bilgi sunmayı amaçlıyor.

Türkiye'nin nitelikli insan kaynağını ülkemizin kronik ya da güncel sorun alanlarına yönelterek politik karar alıcılara rafine çözüm önerileri sunmayı ana kuruluş amacı olarak benimsemiş bulunan Toplum Çalışmaları Enstitüsü; amacına uygun olarak gerçekleştirdiği çalışmalarda, toplumumuzun genel çıkarlarının öncelenmesini esas alıyor. Bu esas, Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nün zaman ve zeminden bağımsız, değişmez ilkesi.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nden Hukukçu Aykutalp Arıcı, 2 Ekim Uluslararası Şiddetsizlik Günü dolayısıyla Türkiye'de ve dünyada artan şiddet olaylarının arka planını anlattı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 27 Haziran 2007 tarihinde alınan kararla Mahatma Gandhi'nin doğum günü olan 2 Ekim, "Uluslararası Şiddetsizlik Günü" olarak kabul edildi. Hemen hepimizin bildiği gibi, Mahatma Gandhi; Hindistan'ın bağımsızlık hareketine şiddetsiz direnişiyle önderlik etmiş bir lider. Bu yüzden, Sayın Aykutalp Arıcı' nın ifade etmiş olduğu gibi; Birleşmiş Milletler tarafından "Dünya Şiddetsizlik Günü" için Gandhi'nin doğum gününün seçilmesi oldukça anlamlı."

Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nden Hukukçu Aykutalp Arıcı; her sorunun çözümü için, sorunun büyüklüğünün tespitinin önemli aşamalardan birisi olduğunu söylüyor ve "Öyleyse insanlığın şiddet karnesinin incelenmesi, sorunun çözümüne giden yolda iyi bir başlangıç olacaktır." değerlendirmesinde bulunuyor.

Anayasa'nın 17. maddesiyle beden dokunulmazlığı hakkı teminat altına alındıysa da bu hakkın ihlâli konusunda Türkiye'nin karnesinin istenildiği kadar iyi olmadığını belirten Arıcı, şiddetin toplumun her kesiminde, ev içinde, cinsiyetler arasında, çalışma alanlarında, yaşlılara, çocuklara, hayvanlara ve toplumun tüm kesimlerine karşı önemli ve yaygın bir tehdit vasfı taşımaya devam ettiğinin altını çiziyor.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Institute for Economics Peace' in (ekonomi ve barış konularında bilgi ve analiz üreten bir Düşünce Kuruluşu) 2024 yılı Küresel Barış Endeksi'ne göre; son 16 yılda 12. defa olmak üzere dünya bir önceki yıla göre daha az barışçıl olmuş durumda. Sayın Arıcı, endeks her ne kadar özel olarak şiddetsizlik konusunu ele almıyor olsa da, endeks hazırlanırken 163 ülkenin ve dünya nüfusunun 99.7'sinin çalışmaya dahil edildiği dikkate alındığında; elde edilen verinin bir gösterge olarak kabulünün mümkün olduğunu ifade ediyor.

Öte yandan, Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UN Office on Drugs and Crime -UNODC)'nin tahminlerine göre; dünya ortalamasında 100.000 kişi başına cinayet sayısı 2010 yılı için 6.9, 2012 yılı için 6.2, 2017 yılı için 6.1, 2021 yılı için 5.8'. Özetle, küresel cinayet sayılarında; 2 Ekim'in Dünya Şiddetsizlik Günü ilan edilmesini takip eden 10 yıl içinde, ancak 100.000'de 1 civarında bir iyileşme sağlanabilmiş olduğu görülüyor.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Söz konusu verileri değerlendiren Hukukçu Arıcı, "Aynı dönemde Birleşmiş Milletler verilerine göre insanî gelişmişlik endeksinde 4'ü aşan bir iyileşme olduğu dikkate alındığında şiddetle mücadelede küresel bir başarısızlıktan söz edilebilir. Görülmektedir ki insanî gelişmişlikteki belirgin artış, şiddetle mücadeleye yansımamıştır" ifadelerine yer veriyor.

"Buna karşılık ülkemiz küresel trende kıyasla olumsuz bir tablo çiziyor" diyen Arıcı, Türkiye'deki şiddet suçlarına ilişkin verileri paylaştı:

TÜİK'in 'suç tiplerine göre hükümlü sayısına ilişkin 2011-2020 dönemini kapsayan verileri' incelendiğinde, hem toplam hükümlü hem de şiddet suçlarından hükümlü olanların oranında artış yaşandığı görülüyor. Söz konusu dönemde, hükümlü olanların sayısı 80.096'dan 258.401'e çıkmış bulunuyor.Hükümlü sayısı, ilgili seneler Türkiye nüfusuna oranlandığında; 2011 senesinde 0.11 olan hükümlü oranının 0.31'e çıktığı görülüyor. Hükümlü sayıları şiddet suçları özelinde incelendiğinde, yine artış olduğu gözlemleniyor.Şiddet suçlarından hükümlü olanların sayısı 2011 yılında 17.222 iken, bu rakam 2020 yılında 71.885'e çıkmış durumda. Söz konusu rakamlar ışığında; toplam hükümlüler içerisinde şiddet suçlarından hükümlü olanların oranı 2011 yılında 21.5 iken, bu oranın 2020'de 27,8'e çıkmış olduğu görülüyor. Şiddet suçlarından hükümlü olanların, aynı dönemde toplam nüfusa oranı da 0.02'den 0.09'a çıkmış bulunuyor.Şiddet suçları bakımından gelişmiş ülkelerle mukayese edildiğinde, Türkiye; Avrupa'nın en yüksek 9. cinayet oranına sahip.Kadına karşı şiddet oranlarında ise Türkiye, Avrupa ve OECD birincisi.TÜİK'in yayımladığı "Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistikleri 2023" raporuna göre, son 3 yılda Türkiye'de 85 bin 314 çocuk cinsel suç mağduru olmuş bulunuyor.

Somut verilere göre şiddetle mücadelede istenen başarıya ulaşılamadığını anlatan Arıcı; "Peki, her nasılsa bir kere gerçekleşmiş olan şiddet vakalarına karşı caydırıcı tedbirler alınabiliyor mu Ne yazık ki Türkiye'nin adalet teşkilatını bu amaca ulaşmak için etkili şekilde kullandığını söylemek mümkün değil. Öte yandan Türkiye'nin Avrupa ülkeleri arasında en kalabalık ikinci ceza ve tutukevi nüfusuna sahip olduğu görülüyor.