Atatürk, ilk Türkçe tefsir ve Muhammed Hamdi Yazır

Atatürk, ilk Türkçe tefsir ve Muhammed Hamdi YazırLaik, sosyal ve hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti ve onun kurucusuyla adeta sembolleşmiş "Hak Dini Kur'an Dili", Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın Türkçe tefsiridir. Dokuz ciltten oluşan tefsirinin mukaddimesinde şöyle der:"Ben halis Anadolulu, öz Oğuz, Yazır Türk'üyüm. On beş yaşında İstanbul'a geldim. Ne Arabistan'a gittim ne Türkistan'a. Ne İran'ı gördüm ne Avrupa'yı. Öğrendiğimi bu vatanda öğrendim. Yazır'ın Kayı, Kınık, Bayındır, Eymir, Avşar gibi büyük Oğuz kabilelerinden biri olduğunu da Arapça'dan; "Divanu Lügat' it-Türk'ten öğrendim. İran'da çıkan yünden, Avrupa'da bükülen ipten Türk tezgahında dokunan halıyı Türk malı tanıdım. Bir binanın mimarisinin Türk olması için bütün kerestesinin yerli olması lazım değildir diye işittim. Afrika madenlerinden çıkmış bir altının üzerinde bir Türk sikkesi gördüğüm zaman ona Afrika'nın değil bizim altınımız dedim. Bağdatlı Ruhi'nin:Sanma ey hâce ki, senden zer ü sîm isterler"Yevme lâ-yenfeu" de "kalb-i selîm isterler(Sanma ey hoca ki, senden altın ve gümüş isterler Hiçbir şeyin fayda sağlamayacağı günde temiz gönül isterler)sözünü duyduğum zaman bunu Türkçe 'den başka bir dilin edebiyatına kaydedemediğim gibi, Türkçe'nin en güzel sözlerinden biri olarak tanımakta tereddüt etmedim."Bir Türk müfessirin Türkçe duygusu.Elmalılı Hamdi YazırELMALILI PANELİGeçtiğimiz hafta, Elmalı Belediyesi'nin İstanbul'da gerçekleştirdiği 'Elmalılı M. Hamdi Yazır' paneline katıldım. Söylemeden geçmeyeyim, bir siyasi parti genel başkanının ilmi bir toplantıyı baştan sona izlemesi beni sevindirdi. Umarım CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu tavrı gelenekselleşir. Ev sahipliğini yapan Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da toplantıyı baştan sona izlediler.Muhammed Hamdi Yazır'ın hatırlanmasını önemsiyorum; programı düzenleyenleri tebrik ederim. Ancak bu yeterli değil, bir düşünce adamının fikirlerini dile getirmekle iş bitmiyor. Günümüz sorunlarına aklın ve bilimin ışığında cevaplar arayan, kuşatıcı, etik ve estetik bir din dilinin oluşturulacağı periyodik toplantılara ve tartışmalara ihtiyaç var. M. Hamdi Yazır ve çağdaşları çok önemli zaman dilimlerine tanıklık ettiler. Osmanlının çöküşü, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin kuruluşu, üç tarzı siyasetin hararetli tartışmaları, saltanatın ve hilafetin kaldırılması, laiklik vb. konular; din-devlet ilişkileri dediğimizde hala karşımıza çıkan, hala toplumun kutuplaşmasına imkân veren hususlar. Hamdi Yazır, Mehmet Vehbi Efendi, Rıfat Börekçi, Mehmet Akif, Seyyit Bey dönemlerinin önemli simaları. Aralarında fikir ayrılıkları olsa da cumhuriyete geçişte Atatürk'e destek veren bu şahsiyetlerin ortaya koyduğu fikri seviye, günümüzde çoktan aşılmalıydı. Gelişimin ve uygarlığın gerçekleşmesinde bunun lüzumunu göremeyenlere sözümüz olamaz. Gelin görün ki, onların bıraktığı yerde bile değiliz: Ne "Ey Müslümanlar uyanın, felsefe İslam'a çalışıyor" diyen Hamdi Yazır'a kulak verdi günümüz dindarları; ne de dillerinden düşürmedikleri "asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı" diyen M. Akif'e. Akıldan, bilimden ve ahlaktan uzak dindarlık, söylemlerde bile hükmünü sürdürür oldu.TÜRKÇE MEAL VE TEFSİRİN AMACIOsmanlı döneminde bazı tefsir çalışmaları yapılmış olsa da bütünlüklü ilk Türkçe tefsir Cumhuriyetin kuruluşuyla gerçekleşmiştir. Atatürk "Kur'an'ın tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. (Hz.) Muhammed'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim..." der. (Atatürk ve inkılap, 30 Kasım 1929) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri,