Yılbaşının şanslı üzümleri

İspanya'da yılbaşı gecesi 12 üzüm tanesi yemenin şans getireceğine inanılıyor, Yılbaşı geleneklerine tadını veren üzümün geleceği Türkiye'de nasıl Üzümün geleceği bağdan başlıyor, sürdürülebilir bağcılık alıcı üretici işbirliğiyle kurgulanıyor, üzüm kültürünü geleceğe taşıma vizyonu sözleşmeli tarımdan geçiyor

Üzüm geleneklerde önemli yeri olan bir meyve. Ege'nin kıymetli üzümleri tüm dünyada yılbaşı geleneklerine tat katmış. Geleneği geleceğe taşımak aynı zamanda kültürel mirası korumak demek. Üzümün geleceği toprak ve bağdan başlıyor, çevreye duyarlı, su kaynaklarını koruyan, kimyasallardan uzak duran bağcılık ile geleceğin vizyonu kuruluyor. Bunun için üretici bağcı ile büyük alıcı taraf arasında ortak çıkarları gözeten bir dayanışma kurulması en doğrusu. Üzümün sadece bir gelenek değil, bir gelecek meselesi olduğunu düşünen Sezer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sezer bağcılıkta sözleşmeli tarımı geleceğin garantisi olarak görüyor. Bilinçli ve değer temelli bir ortaklıkla adil ve sağlıklı, güvenilir ve izlenebilir üzüm gelenekleri yarınlara taşımanın garantisi.

Ege Bölgesi kökenli İngilizcede Sultana veya Sultanina diye anılan üzüm, bizim sultanlara layık diye nam kazanan Sultaniye üzümünden başkası değil. Tarih boyunca İzmir Limanı bu kıymetli üzümün dünyaya açılan kapısı olmuş. Çekirdeksiz kuru üzüm Avrupa ülkelerinde Noel zamanı yapılan tatlı, kek, pasta ve çöreklerin olmazsa olmaz ana malzemesi hâline gelmiş. Bu kadar popüler olunca da çalınması kaçınılmaz olmuş. 1870'lerde Amerika'da Kaliforniya'ya kaçırılan Sultaniye asması orada çoğaltılmış, tarımını yaygınlaştıran William Thompson'ın adıyla 'Çekirdeksiz Thompson' anlamında 'Thompson Seedless' olarak pazarlanmış. Bir anlamda Anadolu kökeni unutturulmuş.

Ege Bölge'miz hep deniziyle anılsa da bir de üzüm denizi var. İç Ege, âdeta kuzeyden güneye uzanan bir üzüm denizi gibi. Manisa'dan İzmir'e, Aydın'dan Denizli'ye uzanan bu üzüm denizinde türlü türlü üzümler yetişiyor, yerli türlerle yabancı üzüm türleri koyun koyuna İç Ege'nin peyzajını şekillendiriyor. Üzüm cinslerinin hepsinin yeri başka. Bir kısmı içki, üzüm suyu, pekmez veya sirke olurken şişelenmeyen ciddi bir kısmı kuru veya yaş olarak pazar payı buluyor. Sultaniye ise her tür kullanıma uygun, âdeta mucize bir üzüm. Ege Bölgesi'nin en önemli ekonomik güçlerinden biri olan bağcılık, iklim değişikliğinden uluslararası rekabete kadar pek çok tehditle karşı karşıya. Bu tehditlere karşı üzümün sürdürülebilirliğini sağlamak için asma kütüğünden son ürüne kadar her aşamanın takip edilmesi gerekiyor.

Üzümün geleceği bağları gözetmekte

Manisa'nın Salihli ilçesinde bağcılarla anlaşmalı tarım yapan Sezer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sezer'e üzümün sürdürülebilirliğini sorduk. Sezer sözleşmeli tarıma gönül vermiş biri. Miktardan çok, kaliteye önem veriyor. Sözleşmeli tarımın üretici için adil koşullar sağlamasının yanı sıra üzümün kalitesi ve güvenilirliğini de artırdığı görüşünde. Toplamda 30 civarında çiftçiyle yaklaşık bin 100 dönüm arazide sözleşmeli tarım uygulaması gerçekleştirdiklerini ve bu sözleşmeli bağlarda hasat döneminde 200 mevsimlik işçiye destek sağladıklarını söylüyor. Sadece üzüm değil, anason yetiştirmede de aynı yöntemi sürdürüyorlar. Sözleşmeli tarımın temelinde sadece hasat dönemi yok, tarımın her aşamasının takip edilmesi birincil önem taşıyor, böylece kalite kontrolü mümkün oluyor. Teknik ekiplerin kontrolünde toprak analizleri, toprağı iyileştirme için yapılması gerekenler, üzümün şeker oranı Brix değerleri sürekli takip ediliyor; doğru ilaçlama, sulama ve budama gibi konularda bağcıya teknik destek veriliyor. Örneğin damla sulama ve buharlaşmayı önlemek için gece sulama gibi yöntemlere geçilmesiyle yüzde 40 oranında su tasarrufu sağlanmış. Bölgedeki tehditlerden biri olan salkım güvesine karşı faromon tuzakları kuruluyor, zamanlı ve hedefli ilaçlama uygulanıyor ve hepsi ilaç kayıt defterine işlenerek izlenebilirlik sağlanıyor. Üreticinin alım garantisi dışında bu tür teknik destek alması üzümün sürdürülebilirliği için ön koşul. Gerek ürün kalitesi garantisi, gerekse alım garantisi, çiftçiye çifte avantaj sağladığından, sözleşmeli tarım, üretici için güvence. Sözleşmeli tarımın sürdürülebilir ve başarılı olması için en önemli koşul ise sadece alıcıyı gözeten değil tarımın gerçek sahibi üretici için adil olmasıyla mümkün. Özetle üzümün geleceği bağları gözetmekte yatıyor.