Lezzet merkezi Urfa

Urfa toprakları tarımın başladığı Yukarı Mezopotamya topraklarının tam ortasında yer alıyor. Hâliyle çok güçlü bir mutfağı var. Ayrıca çevredeki tüm illerin de malzemesi buradan gidiyor, onların lezzet sırrı da burada gizli.


Göbeklitepe ilk ortaya çıkarıldığında medeniyetin başladığı yer denmişti. Son yıllarda Karahantepe gibi çevredeki buluntularla gerçekten de yepyeni bir tarih yazılıyor. Şanlıurfa müzesi insanlık tarihinin akışını bir film şeridi gibi yansıtıyor, aynı zamanda tarım ve yiyecek tarihinin de akışını veriyor. Tarım öncesi avcı toplayıcı toplulukların yabani buğday hasadı temsili bu bölgedeki ilk araştırmaları hatırlatır nitelikte. Deneysel arkeolojinin doğuşunu başlatan Amerikalı botanik uzmanı Jack Harlan'ın Karacadağ eteklerinde Neolitik dönem tarım aletleriyle yaptığı yabani buğday hasadı arkeoloji çalışmalarında bir dönüm noktası olmuştu. Bu bölgenin tarımın beşiği olması bu öncü çalışmalardan sonra ortaya çıktı. Bugün zengin tarım geçmişiyle Urfa ve çevresi Yukarı Mezopotamya'nın tam merkez konumunda pek çok lezzetin de merkezi konumunda.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

İdeal baklava unu Harran'dan

Urfa pek çok lezzetin menşei konumunda. Urfa ile Diyarbakır arasındaki Karacadağ çok özel bir bölge. Karacadağ pirinci meşhur. Baharda Karacadağ eteklerindeki otlarla beslenen koyunların sütü bambaşka oluyor, o sütle yapılan sadeyağın tadı ise eşsiz kabul ediliyor. Antep baklavacıları bu yağı daha üretim zamanında kapatıyor. İdeal baklava unu Harran Ovası'nda yetişen buğdaydan geliyor. Aynı şey fıstık için de geçerli. Urfa'nın "Keten köyneği fıstığı" benzersiz, zaten Antep fıstığı da yüzde 60'ından fazlası Şanlıurfa ili dâhilinde yetişiyor. Bu hâliyle Urfa il olarak komşu illerin lezzet merkezi konumunda.

Urfa mutfağı denilince Urfa kebabı, çiğ köfte ve Birecik patlıcanı ile yapılan patlıcan kebabının yeri ayrı. Geçen hafta ziyaret ettiğimiz Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül mutfak konusu açılınca annesinin kasaptan et alışverişini anlatmaya başlıyor, öyle ki adeta bir rehber niteliğinde. Örneğin et alırken salı günü dinlenmiş et alınırmış, pazartesi erken, çarşamba geç olurmuş. Yemeğin önce hızlı ateşte kaynara çıkması, akabinde altındaki odun çekilip yavaş pişirilmesi gerekirmiş, o zaman yemekteki et kokmazmış. Kebaplarda hayvanın bütün karkası kullanılır, satır kıymasına etin her kesimi girer, tadındaki denge bu sayede elde edilirmiş.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

İsot reçeli

Kahvaltıda reçel sanmayın, yanarsınız! İsot kelimesinin kökeni 'issi' yani 'sıcak' kelimesinden geliyor; ısı veren ot anlamında ilk kez 1477 tarihinde Lugat-i Halimi'de karabiber için kullanılmış. Bugün bildiğimiz isot, diğer biber türleri gibi Amerika kökenli olsa da artık Urfa'nın yerelleşmiş bir ürünü hâline gelmiş. Bugünkü anlamıyla ilk kullanımı ise 1932'de tespit edilmiş. Reçel sözcüğü ise illa şekerli anlamında değil, salça gibi ürünlere de kullanılagelmiş. İsot aslında içinde şekerli tat da barındıran bir biber türü, briks oranı çok yüksek. İsot reçeli ya da Urfa usulü biber salçasının da güneşte suyu çektirilerek yapılanı bambaşka oluyor. Kahvaltıda reçel gibi ekmeğe sürülerek yenildiği gibi, içine yağda çevrilmiş yumurtayla sıcak sıcak yenilmesi de bir başka lezzetli.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı