Şeftali; benzersiz kokusu, eşsiz lezzeti, kızıldan pembeye uçuk sarıya değişen günbatımı renkleriyle tarih boyunca edebiyattan resim sanatına tüm sanatçıların ilham kaynağı olmuş. Elbette sanatı etkileyen şeftali şeflerin elinde de sonsuz lezzet açılımları sunan bir ilham kaynağı...
Şeftali sembollerin meyvesi. Tarihte ölümsüzlük ya da gençlikle ilişkilendirilmiş. Ancak aynı zamanda hayatın ve gençliğin gelip geçici olduğunu da hatırlatan bir meyve olmuş. Asya ülkelerinde şeftali saflık, arı ve duru bir güzelliğin simgesi olarak kabul ediliyor. Şeftali çiçeği ise baharın sembolü, aynı zamanda umudu temsil ediyor. Dünyada yüzde 65 gibi bir oranla lider şeftali yetiştiricisi olan Çin'de apayrı bir yeri var. Ünlü Çinli şair Tao Yuanming tarafından 421 tarihinde yazılan "Şeftali Çiçeği Baharı" adlı epik masalda, insanın doğa ile ideal uyumda mutluluk içinde yaşadığı sonsuz bir ütopya anlatılır.
Şeftalinin ütopik ideal bir dünyaya örnek olan mükemmelliği sanatçılara da ilham kaynağı olmuş. Ünlü Fransız ressam Pierre-Auguste Renoir, öğrencilerine öncelikle mükemmel bir şeftali resmi yapmalarını öğütler, hakkıyla şeftali resmi yapmayı beceremeyen bir ressamın asla kadın resimlerinde başarılı olamayacağını iddia edermiş. Renoir her ne kadar uzun ipek saçlı, uçuş uçuş dantel tül giysili, şeftali tenli kadın resimleri ve ışıl ışıl peyzaj görüntüleri ile ünlü olsa da şeftali resmetmenin de ustası sayılabilir. Şu anda Paris'teki Orangerie müzesinde bulunan "Pêches" yani Şeftaliler başlıklı tablo izlenimci akımın en çarpıcı meyve betimlemelerinden biridir.
Sırrı bahçe duvarlarında
Şeftali elbette sadece ressamlara ilham olmamış, edebiyatta da yerini bulmuş. Şeftalinin buğulu gibi kabuğu, alacalı rengi hakkında Fransız yazar Emile Zola gene şeftaliyi yetiştiği bölgenin insanlarına benzeterek bugünkü bakışla fazla cinsiyetçi yorumlar yapmış, Fransa'nın farklı bölgelerinde yetişen şeftali türleriyle aynı yörenin kadınları arasında bir paralellik kurmuş. Zola, Kuzeyliler Montreuil şeftalisi gibi yarı şeffaf pembe beyaz tenli, Güneylilerise aynı bölgedeki koyu sarı şeftaliler gibi güneş yanığı bakır tenli olur diye yazmış.
Yazarlardan söz açınca ünlü Fransız yazar Alexandre Dumas şeftali hakkında ne yazmış bakmak gerek. Tam bir şikemperver olan Dumas, bir de yemek sözlüğü yazmış. Yazarın ölümünden sonra 1873 yılında basılan "Grand Dictionnaire de Cuisine" adlı sözlükte şeftali maddesinde en iyi şeftalinin Paris banliyösü Montreuil'de yetiştiğini söyler. Montreuil şeftali bahçelerinin sırrı bahçe duvarlarında gizli. Öyle ki; bu yüzden "Murs-a-Pêches" yani şeftali duvarları diye bir kavram gelişmiş. Versailles Sarayı bahçıvanı La Quintinie tarafından geliştirilen yöntemle en az yarım metre kalınlığında olan duvarlar gün boyu güneşin sıcaklığıyla ısınarak gece boyu ağaçları soğuktan koruyacak şekilde tasarlanmış. Şeftali ağacının dalları bu duvarlara yelpaze gibi açılacak şekilde asılıp duvara yaslanıyor, böylece şeftaliler duvarın koruyucu sıcaklığından yararlanıp bebek gibi bakılıp büyüyormuş.
Aroma derinliği
Şeftali kuşkusuz çok etkileyici bir meyve. Öncelikle kokusu benzersiz bir çekicilik taşıyor. Bu çekicilik katman katman bir aroma derinliği olmasından geliyor. Şöyle ki, meyve kokusuna gül ve yasemine benzer çiçeksi notaları karışıyor. Çekirdeğinin özündeki acı badem kokusu uzaktan uzağa kendini hissettiriyor. Balı çağrıştıran bir tatlılıkla birleşen kaymak gibi kremalı bir yumuşaklık ekleniyor. Biraz bayıcı olabilecek bu bileşime beklenmedik bir şekilde taze nane ve fesleğen gibi yeşillikleri, hatta yeşil elmayı andıran bir ferahlık ekleniyor. Bu mis gibi kokuya eklenen sulu ve sıkı etli ama yumuşak dokusu, uzaktan uzağa hafif bir mayhoşlukla dengelenen güneş dolu tatlılıkla birleşince şeftali tat, koku ve doku olarak belki de ideal meyve olarak tanımlanabilecek bir mükemmelliğe erişiyor.