Kayan bir yıldız: İsmet Spahiç
Kayan bir yıldız: İsmet Spahiç
Ayhan Demir
İslam, Bosna'yı kuran ve ayakta tutan, en sağlam sütunlardandır. Her alanda topluma öncülük eden Bosnalı âlimler ise bu toprakların mayası, manası ve ruhudur. 1940 yılında Zenica yakınlarındaki Puhovats'da dünyaya gelen İsmet Spahiç, modern Bosna'nın en kıymetli âlimlerden bir tanesidir.
Çocukluğu ve ilk eğitim yılları Bosna nehri kıyısında geçen Spahiç, medrese eğitimi için Saraybosna'ya gitti. 1959 yılında Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nden mezun oldu. İslâmî ilimlerin ardından ekonomi eğitimi de aldı. 1968 yılında, Zagreb'de, ekonomi bölümünden mezun oldu. Sonrasında çalışmalarını Belgrad'da sürdürdü.
Spahiç, 1962 yılında Bosna'ya dönüp, Visoko şehrinde imamlık görevine başladı. Vaazlarında İslâm'ın insana verdiği değeri ve Müslümanların, diğer dinlere karşı hoşgörüsünü vurguluyordu. Etkili vaazları sayesinde halkın gönlünde taht kuran Spahiç, 1965-1978 yılları arasında, Visoko İslam Birliği Cemaati'ne bağlı olarak baş imamlık yaptı.
İsmet Spahiç, 1978 yılında yeniden Saraybosna'ya gelerek, Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nde kıraat eğitimi vermeye başladı. 1980 yılında hafızlık beratını aldı. 1985 yılında Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Camii birinci imamı ve hatibi olarak atandı.
1993 yılında İslam Birliği Başbakan Yardımcısı Vekili seçilen Spahiç, Bosna Savaşı esnasında Sırp kuşatması altında bulunan Saraybosna'da kalmaya devam etti. Şehirdeki diğer tüm Boşnaklar gibi ölüm tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Fakat vatanını canından daha fazla seviyor ve önemsiyordu.
Saraybosna'da, halkın, direniş ruhunu diri tutan ve vatan savunmasını tahkim eden konuşmalar yaptı. Konuşmalarında; Avrupa'nın sessizliğini ve ikiyüzlü tavrını işaret ederek, onlara özenmeyi bırakmalarını ve özlerine dönmelerini telkin ediyordu. Bir şehit cenazesinde şunları söylemişti: "Bizim kültür ve medeniyetine hayran kaldığımız Avrupa bir pisliktir. Ahlâkı ve maneviyatı kokuşmuştur. Avrupa bu trajediyi; kızlarımızın, analarımızın ve bacılarımızın tecavüze uğramasını, öldürülmemizi sakince izliyor."
Bosna Savaşı'nda kendisine bir şey olmasa da kızları ve torunu şehit oldu. 23 Ağustos 1993'te, Sırp mevzilerinden atılan havan topuyla, Halaçi Caddesi'nde su kuyruğunda bekleyen sekiz kişi katledildi. Bu şehitten üçü kendi kızı, biri de öz torunuydu.
Bir insan için bu hayattaki en zorlu işlerden bir tanesi anne-babasını, eşini, çocuklarını veya torunlarını toprağa uğurlamaktır. Eşini mezara koymak, onun için yeterince zordu. Bundan daha zoru, aynı gün, kızlarını ve torununu kaybetmesiydi. Spahiç, bu zorlu imtihanı da metanetle karşıladı.
Cenaze namazları kılınıp, defnedildikten sonra mezarlarının başucunda söyledikleri, onun, ne kadar tevekkül sahibi bir insan olduğunun kanıtıdır: "Bugüne kadar yakınlarınız şehit olduğunda, ben sizlere sabır diledim. Bugün Cenab-ı Hakk, beni sınıyor ve adeta 'Ey hafız, toprağa evladını vermek nedir gör' diyor. Elhamdülillah. Düşmanlarımız, yıkılmamızı istiyor. Yılmayacak, yıkılmayacağız. Vatanımızı, milletimizi savunmaya devam edeceğiz."
Savaştan yıllar sonra verdiği bir röportajda kızlarının ve torununun şehadeti ile ilgili şunları söylüyordu:"Bugün hâlâ onları hatırlıyorum, onlara bağlıyım. İnsanın kalbinde iman varsa, dünyevî ayrılığın bugün veya yarın geleceğinin şuurundadır. Ve Allah'ın izniyle, eğer samimi müminlersek, yeniden cennette buluşacağız."