İsyancıdan 'kahraman' olur mu

İsyancıdan 'kahraman' olur mu

AYHAN DEMİR

Eyüpsultan'daki tarihi kabristanda yıllar sonra bulunan bir mezar, Bosna kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Bosnalı tarihçi Dr. Emir Demir'in araştırmaları neticesinde bulunan bu mezar, Ağustos 1834'de İstanbul'da ölen, Husein Kapetan Gradeşçeviç'e aitti.

Husein Kapetan, bazı Boşnaklarca 'Bosna ejderi' olarak adlandırılıyor ve Boşnak tarihinin en önemli isimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu sebeple kabrinin, memleketi Gradaçats'a nakledilerek, kendi vakfiyesi olan Huseniya Camii haziresine defnedilmesini istiyorlar.

Bu hadisenin, Bosna Hersek'te neden bu kadar taraftar topladığını anlamak için ayan sistemini ve Husein Kapetan Gradeşçeviç'in kim olduğunu iyi bilmek gerekiyor.

Ayanlar, Osmanlı devletinin mali, idari ve askeri işlerini kontrol ediyordu. Gradeşçeviç ailesi ise Bosna vilayetinin ayanlarından idi. Husein Kapetan, o dönemin, Gradaçats şehri ve civarının yerel idarecisi idi.

Takvimler 1820'li yılları gösterirken, Sultan İkinci Mahmut liderliğindeki Osmanlı Devleti, büyük bir reform ve merkezileşme sürecine girdi. Reform çalışmaları, 15 Haziran 1826'da Yeniçeri ordusunun lağvedilmesiyle başladı. Ardından, yüksek seviyeli bir merkezileşme hedefi devreye alındı.

Merkezi hükümet, ülkenin ekonomisi ve toplumsal yapısında etkin bir konuma sahip olan ayanın etki gücünü ortadan kaldırdı. Gelirlerin merkezden toplanarak belli bir ölçüye bağlanması için adımlar atıldı. Bu doğrultuda, 1831 yılında, geleneksel toprak sistemi terk edildi.

Bu süreçte Bosna, merkezileşme ile yerel otonominin; merkezi güçlerle yerel ayanların en önemli çatışma alanlarından biri hâline geldi. Bosnalılar, reform ve merkezileşme politikalarına karşı, isyan ederek, çok büyük tepki gösterdiler.

İkinci Mahmut dönemindeki bazı Boşnak ayanların isyanları, reform ve merkezileşme politikalarından ziyade, sahip oldukları imtiyazları koruma ve özerklik arzularının bir tezahürü idi. Husein Kapetan Gradeşçeviç de 1831-32 yılları arasındaki merkezi yönetime isyan hareketinde aktif olarak yer almış, hatta liderlik etmiştir.

Tam bu noktada, meseleyi daha iyi anlamamızı sağlayacak önemli bir çalışma niteliğine sahip olan, Doç. Dr. Fatma Sel Turhan'ın Eski Düzen Adına / Osmanlı Bosna'sında İsyan (1826-1836)isimli eserine bir göz atalım. (Küre Yayınları, 2013, 392 Sayfa).

Bu kitabın sayfaları arasında dolaşırken, bahse konu isyanların iki safhalı olduğunu öğreniyoruz. Devamında da ilk safhanın elebaşlarını: "İsyanın ilk safhasında, sabık yeniçerilerden olan isyan liderleri Bakırcızade İbrahim Ağa, Tahmiscizade Mustafa Ağa, Pinyo İbrahim Alemdar ve Rusçuklu Ali Ağa isyanın en etkili kişileriydi." (Sayfa 210)

Dikkat çekici, bir bilgi daha: Yeniçeriliğin kaldırılması ve sonrasındaki reform sürecinde halk ile yetkililer arasındaki arabuluculuk noktasında en büyük vazifesi ulema sınıfına düşüyordu. Fakat isyancılara en büyük destek, ulema sınıfından geldi. (Sayfa 213)

'Güvendiğin dağlara kar yağması' deyimin tam karşılığı bu olsa gerektir.

Gelelim ikinci safhaya: "İkinci safha için de dört ismin çekirdek lider kadroyu oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan isyanın baş lideri olan Hüseyin Kapudan üç yakın arkadaşla desteklenmekteydi; Fedayizade Ali Paça, Krupe Kapudanı Mehmed Kapudan ve Hacı Mûyû olarak da bilinen Yaldızcıoğlu Mustafa Ağa." (Sayfa 216)

Her şeye rağmen, isyancılar, başarılı olamadılar.İsyanın ilk safhasına katıların büyük bölümü idam edildiler. Bir kısmı da sürgüne gönderildiler. İkinci safhada ise Bosna vilayetindeki tüm beylerden beklediği desteğini alamayan Husein Kapetan Gradeşçeviç, Osmanlı ordusu karşısında mağlup oldu. Bunun üzerine Husein Kapetan ve bir kısım destekçisi, Avusturya'ya sığındı. Akabinde Avusturya arabuluculuğunda ilettikleri af talepleri kabul edildi. Göz önünde olsun diye, İstanbul'a getirildi.