Hatırla ve sıkı tut: Malazgirt!

Hatırla ve sıkı tut: Malazgirt!

AYHAN DEMİR

Bu satırlar 26 Ağustos'ta, Malazgirt Meydan Muharebesi'nin 954. Yıldönümünde yazılıyor. Siz bu yazıyı okuduğunuzda, Malazgirt zaferinin bir yıldönümü daha geride kalmış olacak.

Gönül isterdi ki, bu kutlu zaferin yıldönümünde, daha heyecan verici ve kapsayıcı bir kutlama yapılsın. İnşallah seneye, devletimiz ve milletimiz, daha güçlü bir şekilde, bu mübarek zaferi kutlar. Bunun için, herkesin meydana inmesi, oraya gitmesi gerekiyor.

1971 yılında Malazgirt zaferinin 900. yıldönümü idi. Bu tarihi olay da öylesine geçiştirildi. Birkaç yayın, bir hatıra para, iki tane hatıra madalyonun dışında, ciddi bir şey yapılmadı. Ömrü olanlar görecek, 2071 çok daha farklı, çok daha büyük, çok daha anlamlı olacak inşallah.

Peki, neden

Bazı insanlar ve beldeler semboldür. Millî hafızada derin karşılıkları vardır. Milletimiz için Malazgirt ve Ahlat öyledir. Malazgirt'in bizim için çok büyük bir anlamı var: Anadolu'yu yurt tutuşumuzu temsil eder. En büyük Selçuklu Mezarlığı ise Ahlat ilçemizdedir.

Yürürken bir şey düşürdüğünüz vakit, kaybettiğinizi bulmak için tekrar başa, yani çıkış noktasına dönersiniz. Sonra daha dikkatli yürürsünüz. Malazgirt'in bizim için böyle bir anlamı var.

Kabul edelim ki, bin yıllık yolculuk esnasında, bazı şeyler kayboldu. Tekrar başa dönmek gerekiyor. Malazgirt'e!..

Malazgirt, çıkış noktamızdır. Orada başlayan ve halen devam eden ortak bir kader var.

1971 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanan İslam Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı isimli kitabı okuduğumuz vakit, şunu görüyoruz: Kimi tarihçilere göre, on bin Kürt süvarisi, gönüllü olarak, Sultan Alparslan'ın ordusuna katılıp Bizans'a karşı savaşıyor. Gönüllü Kürtlerin, savaşın gidişatını ne kadar etkilediğini bilemeyiz. Bildiğimiz şey, kader birliği, daha o günden başlamış ve kesintisiz olarak bugüne kadar gelmiştir.

Anadolu, Malazgirt'ten bu yana kader birliği yapanlar için gelinen son noktadır.

Anadolu, milletimizin bin yıllık macerasını özetliyor. Malazgirt'ten İstiklâl Harbi'ne kadar.

Gidilecek, kalınacak başka bir yer yoktur. Dolayısıyla, Anadolu, bizim çıkmaz sokağımızdır. Malazgirt'ten beri böyledir bu.

Malazgirt, sadece bir savaşın değil, aynı zamanda bir ruhun adıdır. Türklerin ve Kürtlerin birbirlerini bulduğu, bir olduğu, kader birliği yaptığı yerdir. Dönüm noktası orasıdır.