Emek, ekmek ve memleket

Emek, ekmek ve memleket

AYHAN DEMİR

Atalarımızın "nan-ı aziz" dediği ekmek, fırından ve fırıncıdan ibaret değildir.Bir kilo un, yaklaşık üç bin buğday tanesinden meydana geliyor.Adına "emek" dediğimiz şey, tam manasıyla budur.

Sadece buradan yola çıkarak, rahatlıkla şuraya varabiliriz:Emek, ekmekten önce gelir. Emek olmadan, ekmek de olmaz. Ekmek, emek ve sabır demektir.

Emek, hürmet ve ciddiyet ister. Özen ve zahmet gerektirir. Maddi ve manevi fedakârlık. Herkesten ve her şeyden sakınma.

Emek bir işin yarısıdır. Diğer yarısı da sabırdır. Emek olmadan yemek olmaz. Sabır ile koruk helva olur.

Önce emek, ardından sabır! Bu ikisinin toplamı da "nasip" eder. Emek verecek, sabır gösterecek, sonra "Ya nasip!" diyeceğiz. Nihayetinde her iş nasip meselesidir.

Yapılan iyilikler, verilen emekler, elbette alacak hanesine yazılmaz. Fakat emek sahipleri, vefa bekler.

Ekmeğin üzerine yemin eden, yerde ekmek görünce onu öpüp kaldıran bir milletin mensuplarıyız. Çok şükür. Buna karşılık, emekle ve ekmekle oynamaya çalışanları da görüyoruz. Bu biçimsiz durum, maalesef, hızla yayılıyor.

Evet, büyük emeklerin bir çırpıda yok sayıldığı günlerden geçiyoruz. Onca meşakkatle, mücadeleyle meydana getirilmiş işlerin yıkılmak istendiği. İlişkilerin öne geçtiği. Bedelsiz ve maliyetsiz. Çilesiz ve dertsiz.

Bazı insanlar, emek ve liyakat sahiplerini değil, pazarlama ve ilişki profesyonellerini tercih ediyorlar. Milletin emeğini, emanet ehli olmayan kimselere teslim ediyorlar. Memleketin gayretini ilgisiz kişilerin hanesine yazıyorlar.

Bazı insanlar da emekleri doğrudan zimmetlerine geçirerek ilerleme yoluna gidiyorlar. Verilen emekleri, kıymetleri ve halis niyetleri zayi ediyorlar.

Böylelikle, her iki grup insan da milletin kıymetli evlatlarını ziyan eden, emekleri öğüten bir değirmen taşına dönüşüyorlar.

Emek, tıpkı bir iç kanama misali, sessiz ve derinden ilerler.Emeği olmayanın eseri de olmaz ama sesi daha gür çıkar.

Uzun emekler ve zorlu mücadeleler neticesinde ortaya çıkan birikimlerin bir çırpıda harcanmasını veya gölgelenmek istenmesi, insafsızlık değilse nedir

Pusu kurmak bile, ciddi bir emek ister. Emeği sahiplenmek, emekçiyi yok saymak, ne yazık ki sadece saniyeler alıyor.

Evet, sıfır emek Emek hırsızlığı. Ve emekçilerin ahı: "Vay benim emeklerim!"