TEMPOSUZ' BU KADAR

Saha içini konuşmanın zor olduğu günlerden geçiyoruz. Herkesin mağdur olduğu, herkesin şikayet ettiği, her kararda art niyet arandığı toksik bir dönem bu. Ankara'da atılan yumruk, stanbul'da çekilen takım, Bursa'da sallanan tekme... Konuşan 'Türk futbolunun marka değeri' diyor ama kimsenin pozitif bir pozisyon almaya niyeti yok gibi. Daha da vahimi bu toksik ortam birilerinin gitmesi ya da gelmesiyle temizlenecek gibi görünmüyor. "Umarım yanılırım" umuduyla saha içine yani dün akşamki Galatasaray-Karagümrük maçına dönüyorum...

VİTES BİR TÜRLÜ ARTMADI

Öncelikle Galatasaray'ın bu sezon en etkisiz iç saha maçını oynadığını tespit etmek lazım. Bir kere akıllarda Pazar günü oynanacak Fenerbahçe derbisinin olduğu çok net görülüyordu. Alışılmışın dışında çok düşük tempoyla başladı Galatasaray maça ve oyunun büyük bölümünde de yükseltmeyi düşünmedi. Boey kart sınırında bulunmasının etkisiyle olacak pozisyonlardan çok uzak kaldı. Ziyech'li kanat bir türlü Okan Hoca'nın planladığı etkinlikte işlemedi.

Diğer tarafta sol beke monte edilmeye çalışılan Barış Alper, tüm iyi niyetine rağmen 'bal yapmayan arı' görüntüsündeydi. Muslera'nın yokluğunda kaleyi teslim alan Günay belki de gecenin en iyisiydi. Yüzde 100'lük pozisyonlarda kalesinde devleşerek alınan üç puanda büyük rol oynadı. Uzun süre sonra yedekten kendine 11'de yer bulan Nelsson ile Kerem Demirbay göze çarpan isimlerdendi.

ŞOTA DERSİNİ ÇALIŞMIŞ

Galatasaray'ın düşük tempolu oyunu Şota ile oyununu daha da geliştiren Karagümrük için bulunmaz fırsat oldu. Maç öncesi, "Şampiyonlar Ligi maçı gibi konsantreyiz" diyerek iddiasını ortaya koyan Şota, Galatasaray'ın eksiklerini iyi çalışmış gözüküyordu. Çok adamla rakibinin çıkışını zorlaştıran Karagümrük, dönen ikinci topları da alarak oyuna ortak olmaktan kopmadı. Özellikle ikinci yarı kurdukları baskı önemliydi. Sarı Kırmızılılar'ın doğrudan kaleye indiği anlarda da genç kaleci Emre sahneye çıktı.