BOP devam ediyor

ABD emperyalizminin 2001 başlarında adını Büyük Ortadoğu Projesi olarak koyduğu emperyalist projenin tarihi bizim bakımımızdan çok daha önceki yıllara, Sevr'e, Musul'a, daha da öncelere gider. Petrol yatağı Ortadoğu'da emperyalizmin her zaman gözü olmuştur. BOP'un bunun yanı sıra başlıca hedefleri İsrail'in korunması, Rusya'nın bölgede etkili olmasının engellenmesi, Ortadoğu'da halkçı, devrimci hareketlerin daha doğmadan boğulmasıdır. Suriye'de Esad rejiminin yıkılamayışı Büyük Ortadoğu Projesi'nin hedeflerine ulaşmasını bir ölçüde tökezletti. Buna karşılık bu projenin bizi çok ilgilendirmesine karşın sözü son zamanlarda pek edilmeyen hedeflerinden birine ulaşılması için çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Bu hedef, laik, demokrat, modern, Batılı Türkiye'nin İslamcı bir Ortadoğu ülkesine dönüştürülmesidir. Böyle bir hedef bu projede kuşkusuz ki açıkça dile getirilemezdi. Buna karşılık bu konuda işe yarayacak kimseler saptanmış, bu kişilerin ülkenin yönetime gelmeleri için çalışmalar yapılmış, sonuçta da amaca ulaşılmıştı.BOP projesinin Türkiye'ye ilişkin hedefinin daha alt katmanlarında, emperyalizmin jeopolitik hedefleri kadar, belki ondan da fazla, Batı'nın Türkiye'yi hiçbir zaman kendinden saymayışı vardır. Batı'nın, Batılının (buna Rusya'yı ve sonraki birkaç yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri'ni de katarak) Türkiye'ye, Türklere karşı olumsuz duygularının ve önyargılarının tarihi çok eskidir. Bu uzun tarihte, 1453 bir dönüm noktası olmuştur. Batı (ve Rusya) Ortodoks Hıristiyanlığın bir başkentinin Türk-İslam güçlerince ele geçirilmesinin travmasını hiç atlatamamıştır. Türke, Türklüğe olumsuz önyargılar Atatürk Türkiye'si döneminde belki bir zaman gerilere çekilmiş, sonra yeniden ortaya çıkmıştır. Günümüzde Batı için Türkiye artık, yoksul Arap ülkelerinden kitlesel göçün frenlenip depolandığı bir Ortadoğu ülkesinden başka bir şey değildir. 1916-1922 yıllarında İngiltere'de başbakanlık yapmış olan David Lloyd George'a göre "Türkler Avrupa'nın Kızılderilileri"dir. Bu kişiye göre Lozan Barış Antlaşması Türkiye'nin varlığını kabul etmekle müttefiklerin sırtına saplanmış bir hançer, bir "felaket ve ihanet" belgesi olmuştur. Türk düşmanı Lloyd George'tan yıllar sonra Amerikalı Samuel Huntington önce 1993'te "Foreign Affairs" dergisinde, daha sonra kitap olarak yayımlanan "Uygarlıklar Çatışması" teziyle, onun düşmanca düşüncelerini yeni bir aşamada ete kemiğe büründürmüştür. Türkiye'de aydınım diyen herkesin, daha da öte okuryazar her Türkiye yurttaşının, dilimizde de yayımlanmış olan bu "tez"leri sadece okumak değil, ezberlemesi gerekir. "Uygarlıklar Çatışması"na göre Türkler belki Avrupa'nın Kızılderilileri