Umut kazandı

Cumhuriyet Halk Partisi'nin 38. kurultayındaki başkanlık yarışında kazanan umut oldu.

Çünkü yarışmacıların iki ayrı kişi olmalarından daha önemli olan birbirine karşıt iki görüşü, ondan daha da önemlisi toplumda iki karşıt duyguyu temsil etmeleriydi.

Birinci duygu, üst üste gelen yenilgilerin toplumda yarattığı düş kırıklığı, bıkkınlık ve ümitsizlik; daha da kötüsü bunların sorumlusu olarak görülen kişinin sanki böyle bir şey yokmuşçasına bir aldırışsızlık içinde görünmesinin, toplumu inandırıcı olamayan sözlerle avutmaya çalışmasının yarattığı öfke ve ümitsizlikti.

Söz konusu kişinin bu toplumsal duygudan habersizliği ya da öyle görünmesi öfkeyi, can sıkıntısını, bıkkınlığı son kerteye yükseltmişti. Giderek çoğalan sayıda seçmen, sandığa gitmeyeceğini yüksek sesle dile getirmekteydi.

Buna karşın bu yarışmacı, yenilen pehlivan güreşe doymaz özdeyişini doğrularcasına minderden ayrılmıyor, aslında bu yarışa hiç girmeme olgunluğunu göstereceğine ilk turu yenilgiyle bitirmesine karşın inatla ayak diremeyi sürdürüyordu.

Bu kez kendi evindeki yenilgi bence cumhurbaşkanı seçimindeki yenilgiden daha acı verici olmalıdır.

Çünkü ilkinde karşıdaki karanlık gücün her türlü kirli oyunu gibi bir bahane ya da gerekçe vardı.

Aslında söz konusu sayın yarışmacının cumhurbaşkanı seçiminde aday olma isteğinin ve sonuçta olmasının da siyaseten bir öngörüsüzlük olduğu çok yazıldı, söylendi.

Parti başkanlığı yarışmasına girmesinin ve sonuna kadar dayatmasının nedeni ise hiç kimse tarafından tam olarak anlaşılamadı.

Sanırım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasal ve bireysel kimliği üzerine nesnel olarak yazacak olanlar, bazı konuları açıklamada zaman zaman zorlanacaklardır.

Sözünü ettiğim ikinci toplumsal duygu, kurultay sonucunun bir ümit ışığı yakacağı yönünde zayıf da olsa bir ümitti.