Sosyal demokrat bir lider nasıl olmalıdır

Genç arkadaşım, değerli dostum ve düşündaşım profesör Okan Toygar'ın benimle yaptığı söyleşiler toplamı bir iki hafta önce bir nehir söyleşi olarak "Hayatımız Güzeldir" başlığı ve "Ataol Behramoğlu'nun Siyasal Kimliği" alt başlığı ile yayımlandı.

11 Ocak 2021'de başlayıp 29 Temmuz 2023'te sona eren, Okan'ın hesaplamasıyla toplamda 36 söyleşinin oluşturduğu 464 sayfalık kitap yayınevinden öğrendiğimize göre hızla tükendi ve yeni basımı yakında okurla buluşacak.

Profesör Toygar için "düşündaşım" dedim ama kitap okunduğunda sorularıyla zaman zaman beni nasıl sıkıştırdığı da görülecektir.

Basımdan önce okuduğum kitabı basım sonrasında bir kez daha okurken özellikle Kürt sorunu ya da Ermeni halkının zorla göç ettirilmesi (tehcir) bölümlerinde yanlış ya da eksik bir şey söylemiş olabilir miyim kaygısıyla gerginlik yaşadığımı itiraf ederim.

Her ne ise... Bu yazının amacı kitabı tartışmak ya da tanıtmak değil. Yargı hakkı sonuçta, olumlu ya da olumsuz, elden geldiğince nesnel olmasını dilediğim okurundur.

Yazıda ben, kitabın 417-422. sayfalarında yer alan "Sosyal demokrat bir lider nasıl olmalıdır" sorusuna yanıtımı, bazı noktalar üzerinde özellikle durarak okurla paylaşacağım.

Bu konudaki söyleşinin 30 Haziran 2003'te, yani CHP'nin 8 Kasım 2023'teki kurultayından önce yapılmış olduğunu da ayrıca belirtmek gerekir.

***

Soru kuşkusuz Türkiye için sorulmuş ve yanıtlanmaya çalışılmıştır. Türkiye'de sadece sosyal demokrat bir lider değil, uygar olan herkes öncelikle laik olmak zorundadır. Laikliğin ne olup ne olmadığı sorusunu da eğip bükmeden yanıtlamak gerekir. Laiklik dinsel inancın tümüyle kişisellik sınırları içinde kalması, eğitim başta olmak üzere toplumsal yaşama karıştırılmaması demektir.

Türkiye'de sosyal demokrat lider, bu konuda sadece eylemleri bakımından değil konuşmalarıyla, söylevlerinde seçtiği sözcükler bakımından da dikkatli olmalıdır.

Söyleşideki soruya verdiğim yanıtta, ülkemizdeki sosyal demokrat bir liderin sadece ekonomik sorunların sınırları içinde kalmayıp öncelikle halkını iyi tanıması, yanı sıra da ülkenin ve dünyanın sadece siyasal sorunlar bakımından değil bütünüyle sosyokültürel sorunları alanında bilgi ve bilinç sahibi olması gerektiği konusundaki inancımın altını özelikle çizdim.

Örnek Mustafa Kemal Atatürk'tür.

***

Bu söyleşinin CHP'ye yeni bir başkan seçildiği kurultayı öncesinde yapıldığını yukarıda belirttim.

Kitaptaki söyleşilerde yeri geldikçe, sosyal demokrat partinin nasıl olması gerektiği konusuna da değinildi. Özetle, söz değil eylemdir gerekli olan. Nitekim CHP, darbe olarak nitelenen 19 Mart 2025 tarihi sonrasındaki etkinlikler dizisiyle benim gibi pek çok yurtseverin bu beklentisini yaşama geçirmeye devam etmektedir.