Namık Kemal'in mezarı

Mezar sevimsiz bir sözcük.

Ölüm sözcüğü ya da ölümün kendisi gibi.

Fakat ne yapalım ki hepsi yaşamın bir gerçeği.

Batı ülkelerindeki, filmlerde ya da kendilerini gördüğümüz mezarlara gıpta etmemek elde değil!

Diyeceksiniz ki mezara gıpta edilir mi Ediliyor!

Kabirlerin birbirinin içine girmediği, mezarlara düzgün yollardan ulaşılan mezarlıklar, bir huzur duygusu, ölüme ve ölene bir saygı uyandırıyor!

İstanbul'da Zincirlikuyu ve Aşiyan mezarlıklarının bir bölümleri böyledir. Öteki mezarlıklar hakkında fazla fikrim yok. Ünlü Karacaahmet Mezarlığı'nda yol kıyısında olmayan mezarlara ulaşmak ne mümkün!

"Ebedi istirahatgâh" diye bir söz vardır. Sonsuz dinlence yeri demek. Sevgili annemin sevgili babamın sonsuz dinlence yerleri Karacaahmet'te yan yanadır. Her seferinde daha çok kaybolduğum için oraya gitmeye korkarım. Karacahmet'e bir mezarlar cangılı diyebiliriz..

Konu Namık Kemal'in mezarıydı. Oraya dönelim.

Birkaç gün önce "Cumhuriyet"te "Namık Kemal'in mezarı sahipsiz kaldı" başlıklı bir haber vardı. İlişikteki fotoğraf, mezardan çok bir inşaat artığına benziyordu. Haberde mezarın ve bulunduğu yerin adeta çöplüğe dönüştüğünü öğreniyoruz.

Bakû'da ülkenin kültürüne, sanatına, bilimime emek vermiş yaratıcı insanların sonsuz dinlence yerlerinin topluca bulunduğu bir mezarlık vardır. Orayı ziyaret ettiğinizde ülkenin kültür tarihinde bir gezi yapıyor gibi olursunuz.

Moskova'da Nâzım Hikmet'imizin konuk olarak sonsuz dinlencede olduğu "Novodeviçi" Mezarlığı öyledir. Rus kültürünün nice yaratıcı kişiliğinin adları oradaki kitabelerde yazılıdır. Örneğin Mayakovski'nin, mezar taşına şiir okurkenki bir görüntüsünün kazılı olduğu, Çehov'un bir genç kız mezarı olabilecek sadelikte ve zariflikteki mezarları şu anda da gözlerimin önündedir... Özel bir mezarlıkta olsunlar ya da olmasınlar Rusya'da bu gibi kimselerin sonsuz dinlence yerlerinin nerede olduğu bilinir. Rusça bir Rus edebiyatı ansiklopedisine baktığınızda, araştırdığınız kişinin ölüm tarihi ve öldüğü yer bilgisinin hemen ardından sonsuz dinlence yerinin neresi olduğunun bilgisi verilir...

Paris'teki Pere Lachaise böyledir. Aynı şehirde, Fransa'nın başka yerlerinde başkaca böyle mezarlıklar olduğuna ilişkin bir bilgim var. Kaldı ki yine Paris'in merkezinde, Roma'daki aslına uygun olarak inşa edilmiş anıtsal "Pantheon"da, (onların Namık Kemal'leri olan) Voltaire, Rousseau, Hugo, Zola gibi yaratıcılar sonsuz dinlencedeler...

Böyle bir yaklaşım, ölüye, ölüme, kişiye saygının ötesinde, ulusal kültüre saygı, ulusallık bilincine sahip olma demektir.

Birkaç hafta önce Paris'te bulunuşumuz ölüm yıldönümüne tesadüf eden Yılmaz Güney'in Pere Lachaise'deki kabrini (Suavi