Diyanet

Diyanet İşleri Başkanlığı yeni yıl öncesinde son cuma hutbesini yayımlamış.

Hutbenin sadece özetini gördüm...

Fakat bütününün nasıl bir şey olabileceği hem de buradan hem zaten Diyanet'in kendisinden belli...

Bir yeni yıl öncesinde topluma hitapta iyilik dilenmeli, değil mi

Örneğin, sıkıntı içindeki halka, birleşip şu kötü düzeni alaşağı edin demeleri beklenemez ama hiç değilse sabır dilemeleri, güzel günler eninde sonunda gelecektir demeleri doğru olmaz mı

Çocuklarınızı daha iyi besleyebileceğiniz, gereksinimlerini daha az sıkıntı çekerek karşılayabileceğiniz bir yıl diliyoruz denemez mi

Ne gezer!

Diyanet, son cuma hutbesinde, ölüme bir adım daha yaklaştığımız bilgisini veriyor.

Bu arada Noel Baba giysilerinin, çam ağacı süslemelerinin dinde ve kültürde yeri olmadığını bildiriyor...

Ölümden başlayalım...

Herkesin en erken çocukluktan başlayarak zaten bildiği bu gerçeği yeni bir yıl öncesinde insanların karşısına çıkarmanın anlamı ve amacı ne olabilir.

Eğlenmeyin, neşelenmeyin, mutlu olmayın, değil mi..

Sadece yeni bir yıl değil, her yeni gün, her yeni dakika ve saniye ölüme biraz daha yaklaşmak olduğuna göre, ne yapalım

İşi, gücü, yaşamayı, dinlenmeyi, eğlenmeyi, ümit etmeyi bir yana bırakarak durmaksızın ölümü, öleceğimizi mi düşünelim

Diyanet'in istediği bu mu

Öyle değilse, yeni bir yıl öncesindeki bu uğursuz sözlerin başka ne gibi bir amacı olabilir

Ölüme biraz daha yaklaşmak... Hele yeni bir yıl öncesinde gerçekten de zavallı ve uğursuz bir düşünce...

Yeni bir yıl öncesi, tıpkı yeni bir güne başlamak gibi, ölüme biraz daha yaklaşıyor olmaktan çok, yaşamı gözden geçirmek, kendini yenilemek, yeni bir başlangıç yapmak fırsatıdır.

Zavallılar.

Varoluşlarının anlamı sanki insanların yaşama sevincini zehirlemek, her türlü mutluluğa karşı çıkmak; yaşama sevincinin, var olma duygusunun karşısına ölüm tehdidini çıkararak tıpkı ortaçağların engizisyoncu papazları gibi kendilerine toplumda üstünlük sağlamaktır.

Ölümü dillerine dolamakla birlikte yaşamdan anladıkları ise mideyi mümkün olduğunca ve en nadide yiyeceklerle doldurmak, en lüks arabalarda gezmek, en rahat konutlarda oturmak, kendilerine ve yakınların olabildiğince çok servet sağlamaktır.

Bu gibi kimselerin ölüm gerçeğini ciddi olarak akıllarından geçirdiklerini bile hiç sanmıyorum...

Yaşama anlayışları sakat ve ikiyüzlü olduğu kadar dinden anladıkları ya da öyle göstermeye çalıştıkları da yanıltıcı, iç karartıcı ve sapkıncadır.