Sonsuza dek mutlu yaşadılar (mı)

Bir romantik komediden seyirciyi sorularla uğurlaması beklenmez aslında. Benzer kalıbı izler, sonunda da gülümsetir gönderir çoğu. Ama bu hafta üzerine konuşabileceğimiz bir dolu meseleyle dolu bir romantik komedi girdi gösterime: "Eternity / Sonsuza Dek".

Hani peri masalları nasıl biter genelde: "Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar". Bu genellikle prensle prensesesin evlilik bağıyla bağlandığı andır. Türlü engelleri aşmışlar, kötülerle savaşmışlar, sonunda birbirlerine kavuşmuşlardır. Sonrası 'sonsuz mutluluk'. Şimdi biz bunları çocukken dinleyip inandık ve büyüyüp sonsuz mutluluğa kavuşacağımız anı hayal ettik ya bir süreliğine. Sonra aslında sonsuz mutluluk diye bir şeyin olmadığını yaşayarak öğrendik. Bu masalların (ve de romantik komedilerin) hiçbiri prensle prensesin karı koca olarak ev hayatını anlatmaya kalkışmıyorsa vardı bir bildikleri.

Neyse, bir romantik komedinin sırtına bu kadar çok yük yüklemeyelim, David Freyne'in yönettiği "Sonsuza Dek", öyle bir katıksız mutluluğun değil evlilik yemininde geçen 'ölüm bizi ayırana dek' sözünün peşine düşüyor. Daha doğrusu 'ölüm bizi ayırdıktan sonra'sının.

Joan ile Larry, 65 yılı beraber geçirmiş, çoluğa çocuğa, toruna, torun çocuğuna kavuşmuş bir çift. Sonunda emri hak da ikisine bir hafta arayla vaki oluyor. Fakat film bu ya, onları orada son teknolojiyle donanmış bir 'araf' beklemekte. Burada her ölümlünün bir hafta süresi var, süre zarfında kendi 'sonsuzluğunu' seçmek zorunda. Ondan sonra dönüşü yok, hep orada kalacak. Artık dağ havası seviyorsa Alp dağları gibi bir yerde, yok deniz meraklısıysa cennet gibi bir plajda, şehirse ne bileyim bir dönemin Paris'inde, gibi gibi sonsuz seçenek var.

Bir kere burada insana geliyor bir "Sonsuza kadar nerede kalmak isterdim" sorusu. Hepsinden sıkılma riski var da derdimiz bu olsun. Derken Joan'un (Elisabeth Olsen) asıl sınavı çıkıyor karşısına: Bu seçtiği sonsuzluğu kiminle paylaşacak 65 yıl aynı yastığa baş koyduğu Larry (Miles Teller) ile mi yoksa 67 yıl önce savaşta ölen ve bu kadar zamandır onu gelişini bekleyen ilk kocası Luke (Callum Teller) ile mi Biriyle paylaşılmış bir hayat, biriktirilmiş anılar ve haliyle bir doymuşluk (hadi kibar olalım, bıkmışlık demeyelim) var, diğeri ise 20 yaşının tazeliğini, ilk aşkın heyecanını taşıyor.

Ha, bu arada onlar kaç yaşındalar Gençler. Herkes oraya meğer hayatının en mutlu yaşında geliyormuş. Bana göre filmin en konuşturan sorularından biri bu. Hayatınızın hangi yaşında kendinizi en mutlu addedersiniz Dönüp orada sonsuza kadar kalacak olsanız hangi yaşınızı seçersiniz Filmde ortalıkta bir sürü 10 yaşında oğlan çocuğu dolaşıyor mesela.