Ailede bir kayıp olur, anne ya da baba ölümü… Cenaze için kardeşler memlekette, doğup büyüdükleri evde toplanır. Bu buluşmalar genellikle "Ah ne güzel günlerdi, birbirimizi de pek özlemişiz, ne iyi oldu buluştuk" diye sarılıp öpüşerek sonuçlanmaz. Bir şekilde geçmiş hesapların açılması, çocukluk yaralarının kabuklarının kaldırılması, her birinin farklı hatırladığı ortak geçmişin izlerinin halının altından orta yere dökülmesi kaçınılmazdır sanki. Ve çoğunlukla bakarsın aslında hiçbir şey "bildiğin gibi değil". Böyle olur ailelerde ya, kan bağıyla en yakın oldukların seni en az tanıyanlardır çoğunlukla.
Dünya sinemasında bu konuyu işleyen pek çok film görmüşüzdür. Vuslat Saraçoğlu'nun bu hafta nihayet gecikmiş olarak gösterime girebilen filmi "Bildiğin Gibi Değil"in de konusu böyle. Üç kardeş; büyükten küçüğe Tahsin (Serdar Orçin), Yasin (Alican Yücesoy) ve Remziye (Hazal Türesan) babalarının ölümüyle Tokat'taki 'baba evinde' bir araya geliyorlar. Aynı ailede büyümüş ama bambaşka insanlar olmuşlar. Tahsin Tokat'ta kalmış, babasıyla dükkânda çalışmış, içinde kalan müzik hevesini de ara sıra kendi kendine bağlamasını tıngırdatarak sürdürmüş. Babası gibi tıpkı. Yasin üniversite okumuş yazar olmuş; babasının gözünde 'Tokat'ın gururu' olmuş. En küçük kız kardeşleri Remziye de kendi oradan kurtarıp İzmir'e gitmiş, abilerinin bir türlü nedenini anlayamadığı şekilde dalgalı bir ruh hâline sahip, ara sıra büyük öfke patlamaları yaşayan bir kadın olmuş.
Bu üç kardeş o evde üç gün geçiriyorlar, eski fotoğraflara bakarak, veraset işlemleriyle uğraşarak, eski günlerden konuşarak, gülerek, ağlayarak, bol bol kavga ederek. Bir bakıyorsunuz birbirlerine olan ölçüsüz sevgileri dökülüyor ortaya, ardından gene sınırsız bir öfke çıkıyor içlerinden. O kadar sahici ki bütün o kardeşlik dinamikleri, ben o evde üç kardeşin yaşadığına ve bizim onları bir köşeden izlediğimize inandım. Nitekim yaşamış da çünkü senaryo yazarı ve yönetmen Vuslat Saraçoğlu'nun iki abisiyle doğduğu ev orası.
İkisi de daha taşkın ve deli dolu tipler olan Yasin ile Remziye'nin ara sıra birbirlerine olmayacak nedenlerden saldırması ve ağızlarına geleni söyledikleri sahneler biraz 'fazla' oluyor ve inandırıcılığı zorluyor ama her kardeşlik ilişkisi de kendine has, sonuçta. Abileri Tahsin ise Serdar Orçin'in yumuşacık oyunculuğuyla unutulmaz bir karakter olmuş. Az konuşan, içe dönük, babanın bakımı, işlerin idaresi derken kendi hayatında ne istediğiyle ilgilenme vakti olmamış abilerden.
Karakterlerini çok iyi çizmiş, ince detaylarla bezeli, hiçbir şeyi boşuna söylemeyen bir film, "Bildiğin Gibi Değil". Gerçekten o ince detaylar çarpıyor insanı. İşte okul töreninde türkü söyleyen oğlanın tişörtündeki çarpılmış M harfi, Yasin'le Tahsin'in oyun oynadıkları paspasın arkasına çocukken çizilmiş futbol sahası, ranzalı odanın uçuşan perdesi… Ve katman katman açılarak 'bildiğimiz gibi olmayan gerçeği ortaya çıkaran hikâye.