Baskı ve isyanın eskimeyen çatışması

Baskıcı kuralların hüküm sürdüğü, bunları sorgulayanların korkuyla bastırıldığı bir topluluk… Misal bir akıl hastanesi. Karşı çıkmazsan başın belaya girmiyor. Sonra buraya tecavüzden tutuklanmış ve cezaevinden kurtulmak için deli taklidi yaparak kendini buraya naklettirmiş biri geliyor. Sahiden de deliye benziyor çünkü başına gelebilecekleri hesap etmeden kurallara karşı çıkıyor, kaçma planları yapıyor, diğer hastaları da 'isyana teşvik ediyor' ve bu basıcı sistemin kurucusu / sürdürücüsü olan Hemşire Ratched'ın sinirlerini bozuyor. İşin ucunda 'lobotomi' ile uysallaştırılmak var oysa.

Herhalde konu hepimize tanıdıktır: "Guguk Kuşu". Amerikalı yazar Ken Kesey'in 1962 tarihli romanından Dale Wasserman tarafından sahneye uyarlanmış. Kendisini "Beat kuşağı için genç, hippi olmak" için yaşlı diye tanımlayan Ken Kesey, Menlo Park Gaziler Hastanesi'nde CIA tarafından finanse edilen bir askeri çalışmaya katılarak muhtelif psikedelik ilaçların etkilerini bizzat deneyimlemiş bir yazar ve burada hastalarla kurduğu ilişkinin de romanında etkisi büyük. Oyunda McMurphy'yi Kirk Douglas oynamış, Milos Forman'ın yönettiği 1975 yapımı filmde de bildiğimiz gibi Jack Nicholson.

Baskı ve başkaldırının eskimeyen çatışmasını odağına alan "Guguk Kuşu", Bursa Şehir Tiyatrosu'nun yeni sezondaki ilk oyunu olarak perdesini açtı geçen hafta. Oyunu 2014 senesinde de Sadri Alışık & Çolpan İlhan Tiyatrosu'nda sahneye koyan Şakir Gürzumar'ın rejisi, Bilge Koloğlu'nun çevirisi ve 20 kişilik bir oyuncu kadrosuyla. Dekoruyla (Tayfun Çebi), ışık (Akın Yılmaz), müzik ve ses tasarımıyla (Cenk Taşkan) atmosfer kurmada başarılı, özenli bir yapım, "Guguk Kuşu". Özellikle Murat Turhan imzalı dövüş koreografileri çok başarılı.

Buna karşılık oyunun akıl hastanesindeki iktidar odaklarını belirlemekte, güç dengelerini yansıtmakta, dolayısıyla da eserin çarpıcı mesajını iletmekte zayıf kaldığını söylemeliyim. Bir de dilin ve zaman zaman oyunculukların ciddi şekilde dublajlı bir Amerikan filmi duygusu verdiğini. O 'lanet olsun'lar, 'Tanrı korusun'lar gündelik hayatımıza olmadıkları gibi sahnelerimizden de ayrılsalar keşke.

Doğa dostu tiyatro

Oyunda McMurphy'yi Altuğ Görgü, Hemşire Ratched'ı Nihan Doğa oynuyor. Şefte Aykan Yılmaz'ı izlediğimiz "Guguk Kuşu"nda akıl hastanesinin 'sakinleri' uyumlu ve başarılı bir ekip oyunculuğu sergiliyor. Heyecanları seyirciye de bulaşan bir ekip. Tiyatronun yönetmen Şakir Gürzumar'a ve sahnede teşekkür etmek istedikleri diğer isimlere çiçek yerine onun adına dikilen ağacın sertifikasını armağan etmeleri, program broşürü bastırmayıp QR kod tercih etmeleri de tüm kurumlara örnek olur umarım.