Başka türlü bir spor filmi

Kimsenin inanmadığı bir düş kurup onun uğruna her şeyi göze almak, ne olursa olsun vazgeçmemek… Ama yani 'ne olursa olsun'. Yılın ilk günü Başka Sinema dağıtımıyla vizyona girecek "Marty Supreme / Muhteşem Marty", işte tam bu 'ne olursa olsun' kısmını anlatan, baş döndüren bir film. Ne kadar baş döndürücü olabileceğini yönetmeni Josh Safdie'nin kardeşi Benny ile birlikte yaptığı "Uncut Gems" ve "Good Times"dan tahmin etmek mümkün. Belki tahminlerinizin üzerine biraz daha fazlasını koyup iki buçuk saat kadar nefesinizi tutacağınızı bilerek gitmenizde fayda var sinemaya. Ama gitmekte mutlaka fayda var.

İlhamını masa tenisi şampiyonu Marty 'The Needle' Reisman'dan (1930 – 2012) alan "Marty Supreme" için bir spor filmi denebilir. Ama bu kategoriyi düşününce aklımıza gelebilecek kahramanlık öykülerinden çok uzakta. Hani idealist sporcu, çalışır çabalar, ülküsüne giden yolda önüne çıkabilecek 'kötüleri' yener, bir ara tökezleyecek gibi olur ama sonunda kaderi döner ve zafere ulaşır ya, bu o değil.

Bir kere Marty Mauser, yanında durmakta, kazanması için dua etmekte epey zorlanacağınız bir karakter. Sporcunun zeki ve çevik olup ahlaklı olmayanından, kibirli, bencil ve kaypak bir tip. Yıl 1952, New York. Masa tenisi spor olarak kabul edilmiyor pek, yeraltı barlarında bahislere konu olan bir eğlence daha ziyade. Yahudi gettosunda büyümüş Marty dayısının ayakkabı mağazasında satış elemanı. Ampüte birine bile ayakkabı satabilecek kadar parlak bir satıcı, kendi tabiriyle. Zaten kendisine biçilen en parlak gelecek de olsa olsa mağaza müdürlüğü. Onun hayallerinde ise çok ünlü, çok zengin bir masa tenisi yıldızı olmak var. "Ya olamazsam" seçeneği üzerine düşünmemiş bile. O akşam nerede yatacağı ya da bir sonraki öğünde ne yiyeceği üzerine düşünmediği gibi.

Biz Marty'yi çalıştığı mağazanın deposunda, ayakkabı kutuları arasında sevgilisi Rachel'la sevişirken tanıyoruz. Rachel onun çocukluk arkadaşı, zorba bir kocası var ve bu sahnenin sonunda hayatta yol açtığı hiçbir şeyin sorumluluğunu almayan Marty'nin tabii ki reddedeceği bir bebeğe hamile kalıyor. Rachel'ı soktuğu durumla ilgilenmeyen Marty'nin hedefi ise Japonya'daki masa tenisi turnuvasına gidip kibrinden yenildiği Asyalı rakibine karşı zafer kazanmak. Bu yolda harcayacağı herkes teferruat. Onun için canını bile tehlikeye atan Rachel'ın desteği de, eski Hollywood yıldızı Kay Stone ile yaşadığı macera da, ona inanan az sayıdaki dostunun yardımı da onun için hoyratça basıp geçeceği birer basamak hep.