Yargıtay'la Anayasa Mahkemesi yer değiştirsin!

Yargıtay, Can Atalay için iki defa "hak ihlali" diyen Anayasa Mahkemesi'ne -R. T. Erdoğan'ın çizgisi dışında karara vardığı için- bayrak açmıştır. Olanları herkes böyle anlıyor.

Anayasa Mahkemesi, kendisini zorlayarak bir karar daha vermişti. O da Recep Tayyip Erdoğan'ın hilafınaydı. ÇözümÇözülme döneminde neredeyse devlet kurdukların ilân eden PKK'lıların savunucu 1128 akademisyenin imzaladığı bildiriyi akladılar. Hâlbuki R. T. Erdoğan, o bildiriciler için çok ağır konuşmuş, "Buradaki mesele kendilerine akademisyen diyen bu kitlenin tamamı yalandan, saptırmadan, propagandadan oluşan terör örgütünün dilini kamuoyunu yansıtmasıdır. Bu ülkenin, vatanın birliğine, beraberliğine karşı olan herkes bizim karşımızdadır." demişti. Daha birçok sözü var.

2016'da Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla hapisten çıkmışlardı. R. T. Erdoğan, tahliye kararına çok kızmış, "Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar. Ama onu kabul etmek durumunda değilim, bunu çok açık net söyleyeyim ve verdiği karara da uymuyorum." demişti.

Milletvekili seçilirken ses etmeyen Recep T. Erdoğan, sonra "terörist" ilân ettiği Can Atalay gibi geçmişte mahkemeye verilen Can Dündar ve Erdem Gül'ü terörist ilân etmedi. Erdem Gül sonra politikaya atılıp önü kesilmeden CHP'den belediye başkanı seçilirken, Can Dündar'ın yine peşine düşüldü. O da Türkiye'den kaçtı.

Bir "Müslüman"ın iflah olmaz kinini asla anlamıyorum. Dilinden "nas"ı düşürmeyenler, günah işlediklerini hiç akıllarına getiriyorlar mı

Kaç defa burada Mâide suresinin 8. ayeti hatırlattım. Diyanet'in yayınından yine hatırlatacak, önce meâlini, sonra tefsirini vereceğim. Meâli:

"Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Mâide, 58)

Tefsiri:

"Burada İslâm'ın sosyal, hukukî ve ahlâkî amaçlarının önemli bir kısmı özetlenmektedir. 'Ferdî ve sosyal yapıda dirlik ve düzenliği, hakkaniyet ve eşitlik esaslarına uygun şekilde davranmayı sağlayan ahlâkî erdem' anlamına gelen adalet, sosyal hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır. Bu sebeple Allah Teâlâ müminlere adaletle şahitlik etmelerini, herhangi bir topluma karşı besledikleri öfke yüzünden onlar hakkında adaletten ayrılmamalarını emretmiştir."