Tütengil ve Rıza Nur

Şu dönemde, Mustafa Kemal'e ve getirdiklerine cepheden saldırıyorlar. Birinci kaynakları Dr. Rıza Nur'un "Hayat ve Hatıratım" kitabıdır. Bu hatıraları kim ortaya çıkardı "En Atatürkçü" Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil'dir. Sonra kitabı Kadir Mısıroğlu'nun sahibi olduğu Sebil Yayınvevi, 1967'de, "Altındağ Yayınevi" adı altında yeni harflere çevirttirerek bastı ve el altından sattı. Ben de talebeliğimde el altından elde etmiştim.

Diren Çakmak, ünlü sosyoloğa dair "Cavit Orhan Tütengil (1921-1979)" kitabını yazdı. (Libra Kitap yayını, 317 s.)

Tütengil, her gün silahların konuştuğu netameli günlerde, 7 Aralık 1979'da, İstanbul Levent'te evinin yakınında, otobüs durağında, kurşunlara hedef oldu. Kimi çevrelerce "faşistler vurdu" dense de kimin niçin vurduğu belirlenemedi. Gözaltına alınanlar, delil yetersizliğinden serbest bırakıldı.

Diren Çakmak, Tütengil'in fikrî yapısını şu cümlelerle özetler:

"Tütengil, bütün hayatını aydın ve halk arasındaki uçurumu ortadan kaldırmaya adamış bir bilim insanıdır; tipik bir cumhuriyetçidir. Yurttaşlık bilinci, erdem kavramı, kamunun yararı ve ulusun bağımsızlığı dünya görüşünün merkezindedir. Tütengil, yurttaşların ülke ve devlet sorunları ile ilgilendikleri, kamusal çıkarları gözettikleri, bireysel çıkar ve arzulardan arındıkları bir cumhuriyet rejiminin hayalini kurar. Ulus-devlet olarak Türkiye'nin tam bağımsızlığını elzem sayar. Cumhuriyet rejiminin güvencesi olarak eğitim sistemini görür. Tütengil'e göre, cumhuriyetin her türlü tehdide karşı güvencesi iyi eğitimdir. (...) Tütengil, Atatürk'ü anlamayı ve anlatmayı aydın sorumluluğunun gereği olarak görür. Onun Atatürk'e yaklaşımı hamasi bir biçimde değildir. Türk toplumunun sorunları ile ilişkili bir biçimde Atatürk düşüncesini ele alır. Tütengil'e göre, Atatürk'ü anlayan aydınların onun yapmak istediklerini tespit edip tamamlamak ödevi vardır. Bu ödev, yurttaşlık ödevidir."

Tütengil, bir sosyolog olarak, Ziya Gökalp üzerinde ayrıntılı durmuştur. "Ziya Gökalp Üzerine Notlar"ında şu değerlendirmede bulunur:

"Bir cemiyet mimarı olan Ziya Gökalp, bazı yapılarla projelerin sahibi olarak karşımıza çıkar. Çok genç denecek bir yaşta ölümü, hayatının en verimli yıllarından milletimizi yoksun bırakmış, hayata karışıp gerçekleşen fikirlerinden çoğunu görememiştir. Kendisinin YENİ HAYAT kelimeleri ile formüllendirdiği projeleri, ölümünden sonra da yapıcı ve zorlayıcı fikirler olmaktan geri kalmamıştır. Bunun içindir ki, çağımız Ziya Gökalp'a ne borçlu olduğunu biliyor; ölümünden bu yana geçen yıllar arttıkça hatırası daha candan ve daha içten bir sevgiyle kuşatılıyor. Ziya Gökalp'ın 48 yıllık kısa hayat hikâyesi, son devir tarihimizin önemli vakaları ile merhalelenir. Hayatına giren önemli cemiyet olayları, büyük savaşlar ve siyasi cereyanlar, onun fikir örgüsünde tesirli olmuşlardır. Türk milletinin yarınına inanan, idealist ve iyimser bir düşünür olan Ziya Gökalp'ın formül haline gelmiş bir düşüncesi de, belirttiği gibi 'Fert yok, Cemiyet vardır.' Bugünün fertçi ve hürriyetçi dünyasında şiddetini kaybeden bu formül, ileri sürüldüğü yılların kurtarıcı fikri olmuştur. Balkan Savaşı sonrasının askerî, siyasi ve fikri hamlelerinde bu formül büyük yer tutar. Kurtuluş Savaşı'nı kazanan kuvvetler arasında da bu fikre yer vermek gerekir. Kaynağında siyasi görüşlerin önemli bir yer aldığı fikirlerinden bazıları hayatını tamamlamıştır. Görüşlerinden bir kısmı, içinde yaşadığımız cemiyetin havasında teneffüs edilmektedir. Dikkate değer bir taraf, Ziya Gökalp'ın bizler için hâlâ öncülük yapmakta olan fikirlerinin varlığıdır. Bereketli sayılacak fikir canlılığına yıllar yılı kaynaklık yapması sebepsiz değildir."