Siyonistlere karşı bir Gökbörü gerek!
Bugün 7 Ekim.
7 Ekim 2023'te, HAMAS'ın plansız, programsız, düşüncesiz, İsrail sınırını aşıp çok insanı katli, 100'den fazla insanı rehin alması, asıl katliamın yıldönümü.
Hiç olmasaydı böyle bir yıldönümü!
İsrail'in akılsız, fikirsiz korkunç katliamının başlangıcı bu akılsız, fikirsiz HAMAS'ın saldırılarıdır.
İsrail'in adım adım işgali, Filistinlileri sindirmek için, aşağılamak için bütün yolları açık tutması Filistinlileri çaresiz bıraktı, diye düşünebilirsiniz.
Ama çare herhâlde rastgele saldırma, önüne geleni öldürme değildir.
İsrail'in kendi gücü ve arkasındaki güç nasıl hesap edilmez
Filistin'de Müslümanların iki ayrı devleti var: Batı Şeria devleti (İsrail'in izin verdiği kadar devlet) ve HAMAS'ın Gazze devleti (Yine İsrail'in izin verdiği kadar devlet). Batı Şeria devleti ile Gazze devleti de birbiriyle vuruşma hâlindeydi.
Bir yıldır bomba yağıyor, bir yıldır insanlar katlediliyor. O katledilen insanlar, karşı savaşçılar değil; çocuklar, kadınlar, yaşlılar, ellerinde silah olmayanlar...
Geçmişte Hitler Yahudilere ne yapmışsa, bir misli, iki misli, üç misli... Netanyahu Gazzelilere yapıyor, Lübnanlılara yapıyor ve ne yazık ki, arkasında dünyaya hâkim devletler var.
Bütün bu ülkelerde söz geçirenler de ekonomiye hâkim Siyonistler.
ABD'de iki partinin başkan ve başkan yardımcısı adayları yarışıyorlar; 5 Kasım'da seçimleri var. Ekranlarda karşı karşıya geliyorlar, tek birleştikleri nokta Siyonistlere destek.
İslâm ülkeleri, krallıklarıyla, despotluklarıyla, darbecilikleriyle, diktatörlükleriyle kendilerine yansınlar. "Kitab"ın hangi satırında, krallık, yazıyor, diktatörlük yazıyor, Müslümanları koruyup kollamayın yazıyor!
Bu kafa onları da Siyonistlerin uşağı yapmaz mı
İsrail güçlendikçe, etrafında ne kadar kendisinden olmayan varsa ve kendisinden olmayanlara en uzakta da olsa destek verenler varsa, saldırmayacak mı
Onlar kendi kitaplarına göre hareket ediyorlar. Onların kitaplarında Orta Doğu'da varacakları sınır belli ve Türkiye de dâhil, İran'da dâhil, Suudî Arabistan da, Lübnan da, Mısır da dâhil Müslümanların yaşadığı ülkelerdir. Orta Doğu'nun biraz uzağında kalan Müslüman ülkeler de, nasıl olsa bize ilişmezler, demesinler. Öyle bir ilişirler ki... İsrail, hâkimiyet kurduğu alanlarda kuşku içinde kalmak istemez. Mutlaka uzaktaki Müslüman ülkeleri de kendilerine kaş çatmalarına karşı her yerde gözleyecektir.
İsrail dinî kitaplarında yazanlara uymasalardı, Filistin'de devlet kurmak için harekete geçerler miydi
İşte burada neye hayıflanıyorum biliyor musunuz
Keşke Osmanlı güçlü kalsaydı, yine Orta Doğu'ya hâkim olsaydı. Ne Müslümanlar, ne Musevîler, ne Hristiyanlar arasında nizah çıkardı. Ara tartışmalar, ara vuruşmalar, her yerde her zaman olur. Ara ara isyanlar da çıkar. Dünyanın gidişinde bütün bu vukuat vardı. Diğer tarafta devleti bir güç yönetiyor. Araya girecek, çatışanlara ders verecek, hâkimiyetini sağlayacağız, ülke bütünlüğünü koruyacaktır.
Ne yazık ki, Osmanlı yok...
Ve ne yazık ki, İngilizler 1917'de Kudüs'e girdiğinde hiç beklemediğimiz insanlar alkış tutmuşlardı!
Şimdi öyle bir bedel ödeniyor ki; tarifi yok!