PKK'nın 'demokratik çözüm' tuzağı
Abdullah Öcalan, 2013-2015 "ÇözümÇözülme" döneminde söylediklerini yeni açıklamasında tekrarlıyor. Kandil'dekiler de aynı noktada.
11 Ocak 2014 günü o zamanki HDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken, Pervin Buldan İmralı'ya taşınıyor. Yine Kandil'dekilerle, o zaman başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'la, MİT Başkanı Hakan Fidan'la konuşmalarından onların sık kullandıkları ifadeyle "aktarım" aktarıyorlar. Abdullah Öcalan, arada "Diğer aktarımlara geçelim." diyor. Hemen aktarımlara geçiyorlar! En Türkçeciler bunlar!
PKKHDP ekibinin Abdullah Öcalan'la her görüşmesinde ana kelime "aktarım", ana kavram ise "demokratik çözüm".
O günkü görüşmelerinde PKKHDP'lilerin "başkanım" diyerek yere göğe koyamadıkları Abdullah Öcalan "aktarımlar"ı dinledikten sonra hedefini ortaya koyuyor:
"Radikal demokratik çözüm gerekli. Ne eskinin CHPci ve MHPci ulusal milliyetçi, faşist ulus-devlet modeli ne de neo-Osmanlıcı, hegemonik Osmanlıcı model... İkisi de olmaz. Bu iki anlayış da hastalıklıdır. Demokratik Ortadoğu modeli ideal modeldir. Demokratik çözümün ana şemasıdır." (İmralı Notları, s. 220)
"Demokratik çözüm"ün içini istedikleri gibi dolduruyorlar.
Aslında "demokrasi" bir görüntü. İsteklerimizin azamîsini verin. Sonrasınca bakarız, demek. Emperyalist güçlerin desteğine göre "demokratik" taleplerini artıracaklar, iş ayrılmaya kadar gidecek. "Demokratik çözüm"ün özü bu.
Abdullah Öcalan, 1999'da, İmralı'da yargılandığında en çok kullandığı kavram "demokratik"di. Yazılı ve sözü savunmalarının hepsini "İmralı'daki Konuk" kitabımda verdim. (Kendilerinin yayınladıkları kitaplarda bile bizim kitaptaki ayrıntılar yok.) Savunmasında defalarca "demokratik" geçer. Yazılı savunmasından ara başlıklar vereceğim. ("Aktarım yapacağım" mı deseydim!):
"Kürt Sorunu, Ayrılma Değil, Cumhuriyetle Demokratik Birlik Sorunudur"
"Demokratik Çözüm Türkiye'nin Geleceğidir"
"Demokratik Birlik Çözümü İçin Tezler."
Abdullah Öcalan'ın savunmasında "Demokrasi", "Demokratik" geçen iki ara başlık:
"Cumhuriyet, Tarihinin Bu En Kapsamlı Sorununa Demokrasiyle Yanıt Vermelidir"
"Kürt Sorunu, Ayrılma Değil, Cumhuriyetle Demokratik Birlik Sorunudur"
Anlayacağınız "Demokratik toplum", "Demokratik çözüm" ve benzeri adlandırmalar birer tuzak.
Abdullah Öcalan'ın DEM'cilerin eline tutuşturduğu yeni açıklaması da "demokratik", "demokrasi" sıralamasıyla dolu:
"Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK'nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır...
Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür...
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. . Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir...
Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır."
Kandil'dekiler de