PKK biter ama nasıl biter

Dem Parti'nin kadın genel başkanı Tülay Hatimoğulları, "Rojava'da savaş, Türkiye'de barış olamaz." demesi "Abdullah Öcalan'ı kaale almıyorum. Benim için bir addır. Yine başımızın üstünde yeri var, ama bize emir veremez..." anlamına gelir.

Türkiye'nin Suriye'de ara ara PKK'lıları haklaması DEM'cileri fena öfkelendiriyor.

Solkomünist cenahın açmazlarından biri Tülay. Tülay Kürt değil; Arap asıllı. Neden PKK'lı Bizde solentel ve solkomünistler PKK'nın peşinde yürürler. Tülay da aykırılardan biri. Kendisine bölücüyıkıcılara adamış.

Abdullah Öcalan'ın, açıklamalarını beklemeden, saldırgan tavır ortaya koyması, 2013'te "Çözüm" dedikleri zamanda, Abdullah Öcalan'a rağmen PKK'nın silah bırakmaya yanaşmamasıyla aynı.

Tevil etmeye kalktığı Gazze benzetmesi de var. Ne demişti "Ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek barışı inşa edeceğiz ya negatif yönde kırılmalar gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak."

Bu tiplerde kafa gidik!

Tülay'ın "Rojava" dediği Kuzey Suriye. Kendilerince, hadi onların seveceği "arı Türkçe"le söyleyeyim, bölgeyi içselleştiriyorlar.

Onun bir cümlesi daha var: "Kobanî'ye tehditler sürüyor. Tişrin ve Karakozak'taki saldırılara karşın Suruç ve Nusaybin halkı direniyor."

Süphanallah! Suruç ve Nusaybin Türkiye sınırları içinde. Halk sokağa çıkmış, eline silah almış, Ankara'yı mı tehdit ediyor Nasıl bir direnç! Tülay sanıyor ki, orada yaşayan bütün halk PKK kuyruğuna takılmış. Yok öyle bir şey... Olması da mümkün değil.

(Tülay'ın "Kobanî" dediği, Aynu'l-Arab. Resmi adı bu.)

İmralı ekibinin içindeki Ahmet Türk'ün şu sözleri önemli:

"Türk-Kürt halkının tarihten gelen dostluğu var ve bu tekrar inşa edilmeli. Şunu da görüyoruz: Irak'a da gittim, Suriye'ye gittim. Şu anda dışarıya çıkamıyorum. Ama bütün Kürtler'in gözü Türkiye'de. Kendilerini hala Osmanlı'dan bu yana Türkiye'nin bir parçası olarak görüyorlar. Kürtler sadece Türklerle adil bir yaşam sürebilir, özgürleşir. Başka şansları da yok. Türkler'in de Kürtleri dışlayan tavrı doğru değil." (Röp.: Aytunç Erkin, Nefes, 4 Ocak 2025)

Daha önce Irak-Erbil'de karşılaştığım vaziyeti burada yazmıştım. Orada yaşayan insanların gözü Türkiye'de...

2 Ekim 2017'de "Cahşların Savaşı" başlığı altında çıkan yazımdan aldığım şu satırlarla, Ahmet Türk'ün sözlerinin örtüşüp örtüşmediğine siz karar verin.

"'Ağabey' Türkiye'dir. Türkiye olmadan Araplar var olabilir ama Türkmenler ve Kürtler var olamaz. Barzanîler oradaki Kürt akrabalarımızı bilinmeze sürüklüyor. 'Kendi başımıza buyruk olacağız, sınırlarımız bizden sorulacak...' gibi, heyecan veren hisler bir anda insanı Simeranya'ya götürür (Peyami Safa'nın Yalnızız romanında Samim'in hayal dünyası); ama, uyandıklarında, hakikatlerle yüz yüze kalırlar ve etraflarının ne kadar boşaldığını, ne kadar küçüldüklerini, ne kadar meyus olduklarını görürler. Kendi başlarına hareket asıl kendilerinden kopuştur. Böyle kopmayı kim ister ve niçin ister Bir düşünün..."