Özgür Özel'in düdüksüz kırmızı kartı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel cebinde "kırmızı kart" taşıyor. Yalnız "kırmızı kart"la "düdük" birbiri tamamlıyor.

Özgür Özel, kırmızı kartı taşıyor ama düdüğü unuttu. Düdüğü duymayan "kırmızı kartı" nasıl görsün!

Politikada rakipler arasında protestoda çok yönlü yollar denenir. "Kırmızı kart" açıkçası bana gülünç geliyor.

Çık eksiklikleri söyle. İktidarın "Yapacağım" dediği hâlde yapamadıklarını söyle... İhalelerin istediklerine gittiğini, yolsuzlukları, hırsızlıkları, çift maaşları, her gün öldürülen kadınları, aile facialarını, açlıktan sürünenleri, "Emekliler yılı" ilân ederek göz boyadıklarını, emeklilere umut verip sonra nasıl aç, nasıl evsiz yurtsuz, perişan bıraktıklarını söyle...

İşe almada kayırmaları, mülâkatı kaldıracağız dedikleri hâlde niçin kaldırmadıklarını, imtihanlarda yüksek not aldığı hâlde mülâkatta elendiği için intihar edenleri söyle...

TUİK'in gizlediklerini söyle, enflasyonu söyle...

Söylenecek o kadar çok şey var ki, sıralamak için kitap yazmak gerek!

Ve asıl mesele:

"İslâm" diye diye insanların "İslâm"dan nasıl uzaklaştırıldıklarını söyle...

Daha vahimi İslâmın özünden habersiz, kontrolsüz cemaatleri, tarikatları, bunların dershanelerini, yurtlarını, olmadık yerde faaliyetlerini söyle.

Bütün yurda yayılmış tarikatların, cemaatlerin medreseleri niçin denetime alınmıyor

Eğitim sistemini bu kontrolsüzlüğün felç ettiği akla gelmiyor mu!

Medreselerin "beyinleri" nasıl büzdüğünü, nasıl erittiğini, nasıl yok ettiğini yakınlarımdan biliyorum!

Bir medrese kendi mekânlarında öğrencilerine imtihan yapmış, soruları da internette yayınlamışlardı.

O sorular bana çok gülünç gelmişti. Yanlışlar da vardı.

Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün bünyesinin dışında halka açık mezuniyet kâğıdı veren başka eğitim mekânı olabilir mi

Kurs açılır... Kur'ân okuma, Arapça öğretilir ama devlet içinde devlet gibi yapı meşru görülebilir mi

Nice beyinler, "medrese" içinde çürütülüyor.

Geçmişe bir baksınlar. Osmanlı döneminde, özellikle son yıllarda medreseleri ıslah için bir dizi çalışma yapıldı. Bunları Mustafa Kemal bilmese, medreseleri kapatıp tevhid-i tedrisata geçebilir miydi

Tevhid-i Tedrisat Kanunu, "Öğretim Birliği Kanunu" demektir. TBMM'de 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen bu kanunla ülkedeki bütün eğitim kurumları Maarif Vekâleti'ne yani Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır.

Mustafa Kemal'e düşmanlık edenler, tekrar medrese açarak intikam aldıklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Ve bu hükûmet, medreseleri, ilim yuvası kabul ediyorsa, ilmi anlamıyor, geleceği ölçemiyor, ileri ülkelerle nasıl yarışacağının yollarını bilmiyor demektir.